CHP’Lİ SÜMER:  “TÜRKİYE, AVM ÇÖPLÜĞÜ OLMASIN”
SİYASET 14.12.2019 22:38:37 0

CHP’Lİ SÜMER: “TÜRKİYE, AVM ÇÖPLÜĞÜ OLMASIN”

CHP’Lİ SÜMER: “TÜRKİYE, AVM ÇÖPLÜĞÜ OLMASIN”

CHP Adana Milletvekili ve Grup Yönetim Kurulu Üyesi Orhan Sümer, “doyum noktasını” aşan AVM sektörünün artık “sanal alışverişe” teslim olmak üzere olduğunu belirterek “Türkiye'nin bir AVM çöplüğüne dönüşmeden önlem alınması artık bir zaruret” dedi.
Sümer, 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi'nin Ticaret Bakanlığı bütçesi üzerine partisi adına TBMM Genel Kurulu’nda konuştu.
Sayıştay raporlarında Ticaret Bakanlığı hakkında çok sayıda usulsüzlük olduğuna değinen Sümer, hemen her kurumda benzer usulsüzlükler yaşandığına dikkat çekti.
Sümer, esnaf ve sanatkârların Ticaret Bakanlığının görev, yetki ve sorumluluk alanına girdiğini anımsatarak “Bu kesimin sorunlarını çözüm önerileriyle birlikte sürekli gündeme getiriyoruz ama çözümsüzlükte de hâlâ ısrar ediyorlar” dedi.
ADANA’DA 55 FABRİKA KAPANDI
TESK’in verilerine göre, 2019'un Ocak-Ekim döneminde açılan iş yeri sayısı 2018'in aynı dönemine göre 0,5 azaldığını, aynı dönemde kapanan iş yeri sayısının da yüzde 4,3 artarak 91 bin 40'a ulaştığını belirten Sümer, “Seçim bölgem Adana'daki durum da maalesef, Türkiye genelinden farklı değil. Son on yılda 25 bin esnaf kepenk kapattı. Adana'nın istihdam yükünü çeken 55 büyük fabrika da kapısına kilit vurdu” dedi.
CHP’li Sümer, iktidara yakın sermaye gruplarının kontrol ettiği market zincirlerinin mahalledeki “bakkal amcayı” yaşayamaz hâle getirdiğini kaydederek yapılması düşünülen yasa çalışması için geç kalındığını belirtti.
Sümer, 2014'te Türkiye genelindeki 361 AVM’nin bugün 432'e yükseldiği bilgisini vererek “Adana'da on binlerce kişiyi istihdam eden, kentin ekonomisine büyük değer katan 3 büyük fabrikayı maalesef kapattınız ve yerlerine 3 büyük yeni AVM yapıldı. Bu aslında, ekonomi yönetiminizi de ortaya koyuyor yani üreten değil tüketen toplum” diye konuştu.
TEHLİKE ÇOK BÜYÜK
AVM sektörüyle ilgili yeni bir düzenleme yapılması gerektiğini kaydeden Sümer sözlerini şöyle sürdürdü:
“Tehlike çok büyük. Artık hepimizin cebinde bulunan akıllı telefonlar bir alışveriş platformu haline geldi. Sanal alışveriş siteleri çığ gibi büyümekte. 2010 yılında sanal alış işlem sayısı 7 milyon 900 bin iken, bugün 51 milyon 600 bine çıktı. 2010 yılında 1 milyar 300 milyon TL olan alışveriş miktarı şu an 16 milyar 3 milyon TL'ye yükseldi.
Değer üreten, istihdam sağlayan fabrikaları kapattınız, yerlerine gösterişli AVM'ler yaptınız. Doyum noktasını aşan bu sektör artık sanal alışverişe teslim olmak üzere. Türkiye'nin bir AVM çöplüğüne dönüşmeden önlem alınması artık bir zaruret.
İnternet üzerinden alışverişin artmasıyla birlikte tüketiciyi aldatan kampanyalarda bir artış söz konusu. Bu konuda Ticaret Bakanlığının daha etkin bir önlem alması gerekmektedir diyorum.


YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

31° / 16.7°