<br>CHP
Manşet Haber 12.01.2023 02:46:31 0


CHP'Yİ YÖNETMEK DÜNYANIN EN BÜYÜK ÜLKESİNİ YÖNETMEKTEN DAHA ZOR


CHP'Yİ YÖNETMEK DÜNYANIN EN BÜYÜK ÜLKESİNİ YÖNETMEKTEN DAHA ZOR


Kim mi diyor bunu?
Sakın bana kızmayın, bunu Esenyurt CHP Belediyesi Başkanı Kemal Deniz Bozkurt diyor.
İstanbul EsenyurtBelediye Başkanı bazı açılışlar nedeni ile Genel Başkanı davet etmiş ve bu kelimeyi telaffuz ederek partinin yönetilmesinin ne kadar zor olduğunu ve siz bunu başardınız diyerek Cumhurbaşkanı adayımız sizsiniz diyor.
İltifat ederken aslında parti içindeki sorunları üstü kapalı eleştiridir bu. Ülke son derece önemli bir seçime gidiyor. Fakat hala parti içinde ben ne olacam düşüncesi çok ağırlıklı. Bunun dışında bir çok Belediyeyi kazandık buralardan nasıl bir çıkar çıkarırız diyen çok insan var. Aslında CHP düşüncesi 'insan odaklı ve kendinden önce halk çıkarları vardır' . Zor parti dedik, hala bir çok partilinin dile getirmesine rağmen ön seçim yapmaması insanların sandık başına gidip oy vermesi içinden gelmeyebilir. Şu makyaj hep oldu biz 'Erdoğanla kavga ediyoruz bunla uğraşamayız' sadece kendi çıkarlarını düşünen insan öznesidir.
Uzun yıllar önce Erdal İnönü ile partililer yemekte ne yersiniz diyen garsona birbirimizi yemekten yemeğe fırsat bulamıyoruz demişti. Bu bile partinin ne kadar zor yönetilmesi olduğunu göstermiştir. Belediye başkanı seçiyor seçmen, o belediye başkanı sadece benim düşüncesini öne çıkarıp her şeye karar vermeye kalkıyor. Delege sistemi var delegeyi ilçe başkanı yazıyor, o delege ilçe başkanını seçiyor. Yani ben seni yazim sende beni seç düşüncesi! partinin bir adım öne çıkmamasını sağlıyor. CHP gibi bir zor partiyi yönetiyorsunuz! diyor, aslında Her şeyin kolayını seçmemekte bir gücü öne çıkarma isteğidir. Yüzde 28 oy oranını geçemiyoruz diyen zihniyet bile aman merkez yazsın her şeyi diyor. Bunların hepsi bir zorluk değilmi? Bir düşünce daha kimse, kimseye güvenmiyor! Genel Başkan bundan bir ay önce ne dedi?' Benimlemisiniz' bu bile kendi Genel Başkanına güvenmeyen örgüt elemanları olursa nasıl başarı gelir? Hak, hukuk,Adalet sadece karşı taraftan istenilecek bir kavram değil,eğer bunu karşıdan bekleme haklılığın varsa sende kendi içinde bunu sağlayacaksın. Bakın, 1.5 yıl sonra Belediye seçimleri var ve şu an CHP Belediye başkanı olmasına rağmen bu günden adayım diyen örgüt mensupları var. Hani cumhurbaşkanlığı seçimi çok önemli idi? Neden sonrakinin planını yapıyorsunuz? Bir önemli konu sadece CHP'yi ticaret yapmak için gelenlerde var. Onlarda üyede karşılıkları olmadığı için her şeyi merkezden halletmeye çalışan düşünceler parti içinde bir karmaşa sağlamaya yetiyor. Bütün bunları toplasak Esenyurt Belediye Başkanı çokta haksız değil.



YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°