Çiftçi borcuna sadık
Manşet Haber 7.04.2013 14:03:29 0

Çiftçi borcuna sadık

Çiftçi borcuna sadık


Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, çiftçinin 2012 yılında kullandığı 32,6 milyar liralık tarım ve balıkçılık kredisinden, sadece yüzde 3,1’i geri dönmediğini açıkladı. Bayraktar, “Son derece düşük olan bu oran, sıkıntılarına rağmen çiftçimizin borcuna sadık kaldığını gösteriyor” dedi.

traktorBayraktar, yaptığı açıklamada, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) verilerine göre, tarım ve balıkçılık sektörüne kullandırılan nakdi kredi miktarının, 2012 yıl sonu itibarıyla, 2011 yılına göre yüzde 5,5 artışla 32 milyar 642 milyon 626 bin liraya ulaştığını bildirdi. 2011 yılında kullandırılan toplam 30 milyar 930 milyon 792 bin liralık nakdi kredi miktarının, 2012 yılı sonunda kadar 1 milyar 711 milyon 834 bin lira arttığını belirten Bayraktar, şunları kaydetti:

“2012 yılında tarım ve balıkçılık sektörü kredilerinin yüzde 62’sini kapsayan 20 milyar 249 milyon 204 bin lirası Ziraat Bankası tarafından verildi.

Tarım ve balıkçılık sektörü kredilerinde Ziraat Bankası’nı 4 milyar 330 milyon lirayla Tarım Kredi Kooperatifleri (TKK) izledi. Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatifleri’ni 2 milyar 336 milyon 906 bin lirayla Denizbank takip etti. Bu bankayı 1 milyar 551 milyon 698 bin lirayla Vakıfbank, 1 milyar 439 milyon 395 bin lirayla Türk Ekonomi Bankası (TEB), 1 milyar 143 milyon 178 bin lirayla Türkiye İş Bankası, 799 milyon 610 bin lirayla Yapı ve Kredi Bankası ve 782 milyon 42 bin lirayla Garanti Bankası izledi.”

ADANA ÇİFTÇİSİNİN KULLANDIĞI KREDİ

 

2012 yılı sonu itibarıyla il bazında kredi kullanımına bakıldığında 2 milyar 573 milyon 237 bin lirayla İzmir ilinin ilk sırada yer aldığının görüldüğünü bildiren Bayraktar, şunları kaydetti:

“İzmir’i 1 milyar 783 milyon 829 bin lirayla Adana, 1 milyar 764 milyon 443 bin lirayla Ankara, 1 milyar 614 milyon 969 bin lirayla İstanbul takip ediyor. En az kredi kullanan il ise 14 milyon 785 bin lirayla Hakkari’dir.

İllerin kullandığı kredilerin 2011 yılına göre artış oranlarına bakıldığında yüzde 51,8 ile Giresun ilk sırada yer almaktadır. Giresun İlinde 2011 yılında 119 milyon 277 bin lira kredi kullanılmışken, bu rakam 2012 yılında 181 milyon 7 bin liraya ulaşmıştır. Giresun İlini yüzde 41,8 ile Ankara, yüzde 41,7 ile Tunceli, yüzde 27,7 ile Şanlıurfa izlemektedir. Bir önceki yıla göre kredi kullanımı en fazla azalan il ise Rize’dir. Rize İlinde 2011 yılında 91 milyon 575 bin lira kredi kullanımı söz konusu iken, 2012 yılında bu rakam 71 milyon 216 bin liraya gerilemiş, kredi kullanımında bir yılda yüzde 22,2 azalma gerçekleşmiştir.”

BDDK verilerine göre, 2012 yılında toplam tarım ve balıkçılık sektörü kredisinin sadece yüzde 3,1’ini takibe düşmüş kredilerden oluştuğunu bildiren Bayraktar, “Bu orana göre 2012 yılında takibe düşen kredi miktarı 1 milyar liradır” dedi.

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

31° / 16.7°