CİNSEL TACİZ (SEXUAL HARASSMENT)
Manşet Haber 3.07.2021 10:37:54 0

CİNSEL TACİZ (SEXUAL HARASSMENT)

CİNSEL TACİZ (SEXUAL HARASSMENT)

Türkiye’de Yabancı ortaklığı olan şirketler bu konu üzerinde önemle durmaktadırlar. İşe girdikten sonra ve onu takip eden çalışma yaşamında bu konunun eğitimi verilir ve form imzalanır her yıl. Ayrıca verilen bu eğitimler öyle klasörlere konulup arşive kaldırılmaz. En ufak bir hata yapıldığında hiç affı yoktur. Hemen kurallar işletilir. Böyle profesyonel birçok şirkette çalıştım ve birçok olaya tanık oldum. Kurallar kesin ve net bir şekilde uygulandı. Böylesi şirketlerde, “cinsel tacizin” tanımı yapılmıştır ve herkes bunun eğitimini almıştır. Ne yazık ki insan olgusunun olduğu her yerde tüm kurallara ve tedbirlere rağmen arızalar olabiliyor. Sosyal bir varlık olan insanın güdü ve dürtülerini kontrol altına alması gerekiyor.
Bu da ancak İd (alt benlik)-Ego (benlik)-Süper ego(üst benlik) dengesiyle sağlanacaktır.
Alt benlik (İd): doğuştan gelen eğilimlerimizin tümü olup, kalıtsaldır. Ruhsal enerji(libido) kaynağıdır aynı zamanda. Bilinçsizdir, haz ilkesinin de kölesidir ilkel benlik. Aynı zamanda cinsellik, açlık, saldırganlıktır ilkel benlik. Mantık yoktur. Yeni doğan bir bebeğin fizyolojik gereksinimlerinin karşılanması tamamen saf bir alt benliktir der “Freud”
Diğer canlılarla ortak ilkel özeliklere sahiptir alt benlik. Her canlıda besin ihtiyacı, üreme (cinsel haz) ve saldırganlık güdülerini tetikleyen alt benliktir.
Benlik (Ego) : Alt benlik ve Üst Benlik arasında dengeyi sağlayan mantık birimidir.
Benlik, alt benliği denetim altında tutmaya çalışır. İd’den gelen güdü ve dürtüleri gereksinimleri bekletme erteleme ve kontrol altına alarak neyi nerede ne zaman yapılacağını düzenler. İşte ego, bilinci kontrol eden bir yönetici, mentör, yol göstericidir.
Üst Benlik (Süper Ego): Alt benlik ( İd) ten gelen güdüleri ve dürtüleri (özellikle toplumun hoş karşılamadığı cinsel ve saldırgan dürtüleri) bastırır, ket vurur. Üst benlik, Benliği (egoyu) ilkel güdü ve dürtüler yerine, ahlaki amaçlara yönelmeye ikna eder ve kusursuz olmaya çalışır. Üst benlik, ahlak ve toplum normlarına göre şekillenir. Üst benliğin temelleri Aile tarafından atılır ve toplumla şekillenir.
Burada suçlu; doyurulmada sınır tanımayan bencil, saldırgan “alt benlik” mi?
Alt ve üst benlikteki çatışmadan yorulmuş, arabuluculuğu yeterince yapamayan ve arlarında iyi bir köprü kuramayan “ne haliniz varsa görün” diyen “benlik” mi?
Ya da ihtiyaçları yok sayan ve ört pas eden aşırı baskıcı ve etrafı dikenli tellerle çevrili yasaklarla dolu “üst benlik” mi?
İnsanın “şeytana uydum” diye kullandığı savunma mekanizması “hangi benlik” acaba?
Suçlu kim?
Kişiliğimizin bu üç katmanından herhangi birisi diğerine göre zayıf ya da kuvvetli ise, işte o zaman arızalar oluşmaktadır.
Kalıtımla kazandığımız alt benlik, gelişimimizle birlikte evrimleşerek benliği ve benliğin bir kısmı da evrimleşerek üst benliği oluşturmaktadır.
İşte üst benlik çocukluk çağımızda ailemizle şekillenen ve toplumla yoğrulan medeniyetin benliğimizdeki temsilcisidir. Ayıp günah yasak gibi toplumsal kavramlar üst benlikle ortaya çıkar. …
Alman yazar Bertolt Brecht’in 1940 yılında yazdığı: “Bay Puntila ile uşağı Matti” adlı tiyatro eserinde(Genco Erkal başarıyla sergilemişti oyunu) Bay Puntila içtiğinde, tüm arazilerini uşağı Matti’ye bağışlıyordu, kendine geldiğinde tekrar kapitalizmin katı kurallarının etkisiyle (yani üst benliğin) geri alıyordu.
İşte alkol beyin bariyerini aşarak üst benliği ortadan kaldırıyordu ve alt benliğiyle baş başayken tüm servetini bilinçsizce uşağı matti’ye veriyordu Bay Puntila.
Kişiliğe gölge düşüren güdü ve dürtüler önlenemezse toplumsal normların sorgulanması gerekir. Acaba hata nerede?
Yıllar önce Kuşadası’nda çok ünlü bir otelin Hollandalı bir grup misafirleri Türk hamamındayken; otelin bir teknik müdürü hamamın kapısı açıkken birkaç kez önünden geçer ve içeriye bakar. Misafir grup, bunu bir cinsel taciz olarak görür ve oteli terk ederler. Ve bununla da kalmazlar ülkesindeki tüm tur şirketlerini durumdan haberdar ederler. Şimdi küçükken ailemizden öğrendiğimiz o ayıp günah yasakla şekillenen üst benliğe ne oldu da böyle bir utanç içine düşüldü? Bu normlar yabancılar için geçerli değil mi? ayıp günah yasak kavramlarından onların haberi yok mu acaba? Kaldı ki, bu yabancı insanlar çok büyük bir ahlak dersi vererek ayrılmışlardır. İşte ilkel benliğin esiri olan aciz insan örneği…
Kısa bir süre bulunduğum Almanya’da kadınlar; istediği gibi giyinip bisiklet sürüyorlar ve kimsenin göz hapsinde değillerdi. Hepsi bir birinden güzel bu kadınlara, yine kimse yan gözle dönüp bakmıyordu. Çünkü birine alıcı gözle bakmak ta tacize giriyor. Öyle “güzele bakmak sevaptır” diyerek kimse kimseyi rahatsız etmiyor.
Siz bir yabancının çocuğuna “ah canım ne güzelsin” diye yanağından bir makas alıp, saçının teline dokunamazsınız, tacize girer. Bir yetişkine “çok tarz giyinmişsin, kokun muhteşem” demekte taciz sayılıyor.
Eloğlu ne çok basit olguları taciz olarak değerlendirmiş, nasıl da detaylandırmışlar olur olmaz şeyleri değil mi? Bunlar da bir şey mi bizimkilerin yanında…
Elin nazikçe iltifatları taciz konusu olurken, bizdekiler de bu şekilde giyinemezsin diyerek direkt saldırıyorlar. Giyim kuşamla ilgili her gün birçok saldırı yaşanıyor kadınlara.
El çocuklarının saçının teline bile dokundurmazken, bizdeki çocukların ailesi veya yakınları tarafından sözüm ona sevmek uğruna, elden ele dokunulmadık yerleri kalmıyor. İşte taciz böyle başlıyor. Benliği henüz gelişmemiş, ayıp günah doğru yanlışı bilemeyen çocuk; ailesi tarafından bilinçsizce hırpalanıyor ve korunamıyor. Daha ileriki zamanlarda bu tür dokunulmaları ayırt edemiyor ve olağan karşılıyor. “Yerim ben seni” diyerek bebeklere ilkel güdülerle saldırmalar da uygun olmayan bir başka davranıştır. Bu salgında çocuklarımız, görünmeyen mikroplara karşı ön saflarda bizi bilinçlendirdi ama biz onları görünen mikroplara karşı bir türlü bilinçlendiremedik ve koruyamadık… İşte Cinsel taciz, zihinsel bir arızadan kaynaklanan bir saldırı hastalığıdır… Özellikle kadına ve çocuklara karşı çok şiddetli bir boyuta ulaşmıştır. Toplumun üst benliği yani vicdanı tamamen yara almış durumda ve iyileşmesi zor bir sürece girmiştir. Cinsel tacizin detaylı bir tanımı yapılıp, ona göre hukuki düzenlemeler yapılmalıdır toplumun her kesiminde… Ailede, toplumda ve çalışma yaşamında bu prosedürler hayata geçirilmelidir…
Montaigne derki; “her insanda insanlığın bütün halleri vardır” Bir insan bin insandır işte.
İnsan küçük bir evren, evren büyük bir insansa eğer, evrene yakışır bir benlikle yaşayıp ölmek gerek. İnsanın doğuştan gelen enerjisini(libido) doğru kanalize etmesi gerekir, aksi halde insan olmaktan çıkar ve herhangi bir canlıdan farkı olmaz. İnsan olmanın erdemini en derinden verimli bir şekilde yaşamak gerekir. Bencilce ve alt benlikten gelen dürtülerle yaşamak ne büyük zavallılıktır… İnsanlığın penceresinden bakalım evrene hep birlikte…



Yükleniyor

Yükleniyor

Yükleniyor

YAZARLAR

24.8° / 13.8°