ÇOBAN YURTÇU'NUN İZİNDEN YÜRÜYEBİLMEK...

ÇOBAN YURTÇU'NUN İZİNDEN YÜRÜYEBİLMEK...

Çoban Yurtçu; Çukurova Gazeteciler Cemiyeti’nin(ÇGC) kurucu başkanıdır.
Çoban Yurtçu 1975 yılında kurulan ÇGC’nin 3 yıla yakın süreyle (6 yıl değil) başkanlığını yaptı. 14 Mart 1981 tarihinde vefat etti ve Adana’nın Pozantı İlçesi Şıhlı Köyü Mezarlığında toprağa verildi. ÇGC kurucu Başkanı Çoban Yurtçu 37 yıldan bu yana her 14 Mart’ta mezarı başında anılıyor.
ÇGC’nin kurucu başkanı Çoban Yurtçu’yu rahmetle ve minnetle anıyoruz.
Çoban Yurtçu meslek örgütümüz ÇGC’nin hem kurucu başkanı, hem de gazetecilik mesleğindeki ilkeleri ve duruşu net olan bir gazeteci idi.
Son dönemde mesleğimizin ve meslek örgütümüzün geldiği tablo ortada.
Son ÇGC Başkanı da seçildiği günden bu yana her yıl Çoban Yurtçu’yu anıyor. Pozantı Şıhlı Köyü’ne kadar gidiyor,
14 Mart 2018 tarihinde de (http://cgc.org.tr/m-coban-yurtcu-unutulmadi/) merhum Gazeteci M.Çoban Yurtçu için anma töreni düzenlendi. Çukurova Gazeteciler Cemiyeti Başkanı merhum Çoban Yurtcu’yu minnetle andıklarını bildirdi. Çoban Yurtçu’nun eğitimci kimliğinin yanı sıra gazetecilik anlayışı ve ilkeli duruşuyla meslektaşlarına rol model olduğunu vurguladı, Çoban Yurtçu’nun izinde yürümeye devam edeceklerini de bildirdi.
Buraya kadar her şey güzel.
Peki, ÇGC Başkanı seçildiğinden beri ilkeli duruşunu uyguluyor mu, uygulayabiliyor mu?
ÇGC Kurucu Başkanı merhum Çoban Yurtçu’nun ÇGC Başkanlığına gidelim. Neler oldu? Neler yaşandı?
Çukurova Gazeteciler Cemiyeti’nin efsane başkanlarından Erdoğan Varol’dan olayı dinledim. ÇGC kurucu Başkanı merhum Çoban Yurtçu olayını dinledim. Çukurova Gazeteciler Cemiyeti’nde o dönem yaşananlar şöyle:
“ÇGC aslında Mart 1975’te kuruldu, dernekler masasına başvuru nisan ayında yapıldığından ÇGC’nin kuruluş yıldönümü de nisan ayında kutlanıyor.
Çoban Yurtçu ÇGC kurucu başkanlığı yaptığı dönemde aynı zamanda Cumhuriyet Gazetesi’nin Adana temsilcisi idi. 1978 yılında Çoban Yurtçu’ya ÇUKOBİRLİK’in yönetim kurulu Başkanı Hikmet Savatlı basın danışmanlığı önerisinde bulunur. Cumhuriyet Gazetesi’nden emekli olan merhum Çoban Yurtçu ÇUKOBİRLİK’e danışman olur. ÇGC Başkanı Yurtçu’nun basın danışmanlığı yönetim ve üyeler arasında tartışılmaya başlanır. ÇGC üyelerinden TRT’nin Çukurova Haber Müdürü merhum Aydın Remzi Yüreğir, Çoban Yurtçu’ya hitaben kısa bir mektup yazar ve mektubu o dönem ÇGC Mali sekreteri olan Erdoğan Varol’dan ulaştırmasını ister.
Erdoğan Varol, sonrasını”Olay; 1978 yılında Ekçekçiler apartmanında yaşanır. O tarihte TRT Çukurova Haber Merkezi de ÇUKOBİRLİK Basın danışmanlığı da aynı binadadır. Mektubu merhum Çoban Yurtçu’ya elden verdim. İçeriğini sordu, bilmediğimi söyledim. Zarfı açtı, okudu, gereğini yapacağını söyledi. Çay ikram etti, içtim ve ayrıldım. Aynı gün yada da bir gün sonra ÇGC’nin kurucu Başkanı merhum Çoban Yurtçu görevinden istifa ettiğini açıkladı.” şeklinde anlattı.
ÇGC’nin Başkanı, kurucu başkanımız Çoban Yurtçu’nun bu olayını biliyor. Peki kendisi uyguladı mı uyguluyor mu? Kesinlikle hayır. Hiçbir zaman uygulamadı.
ÇGC’nin başkanı kaç kez siyaset sahnesinde yer aldı, kaç kez aday adayı oldu sayısını bilemiyorum.
Bu aday adaylıklarının hangisinde görevinden istifa etti?
Hani ÇGC Başkanı, kurucu başkanımız merhum Çoban Yurtçu’nun izinden gidiyordu?
Diyeceğim o ki, lafla peynir gemisi yürümüyor.
Balık baştan kokmuş…
Tuz kokmuş…
ÇGC Başkanı siyaset atılır, görevinden istifa etmez ise bugün yönetiminde Genel Sekreter ve Yönetim Kurulu üyesinden istifa bekleyebilir mi?
Gazetecilik dik duruş ister.
Gazetecilik mesleğe bağlılığı gerektirir.
Gazetecilik meslek ilkelerine uymayı gerektirir..
Bizler çok şey istemiyoruz.
Kimsenin makamında, koltuğunda, kazancında gözümüz yok..İhtiyacımız hiç yok.
Ancak, mesleğimize, mesleğimizin ilkelerine uymak hepimizin görevi olsa gerek.
Çok şey mi istiyoruz?
Ne istediğimi bir kez daha yinelemek istiyorum.
Bir siyasi partinin TBMM’nde kadrolu danışmanlığını üstlenen ÇGC’nin Genel Sekreteri ile Yönetim Kurulu üyesinden görevlerinden çekilmelerini ÇGC adına, ÇGC’nin yıpranmaması, yıpratılmaması adına istiyorum. Bu istek, kendilerini de ÇGC’yi de rahatlatacaktır.
ÇGC Başkanına küçük bir hatırlatma:
Çukurova Gazeteciler Cemiyeti Bakanlar Kurulu Kararı ile Kamu Yararına bir cemiyet. Bu asla unutulmamalı. ÇGC’nin TMM’de kadrolu danışmanlarına da bir hatırlatmam var: Sizler devlet memuru statüsünde çalışıyorsunuz. Ek işler yapamazsınız.
Bilmem anlatabildim mi?

İsmail BAŞKAN

24.08.2018 14:10:18

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.


VALİ KÖŞGER’DEN GÜVENLİ VE DÜZENLİ TRAFİK VURGUSU

NAZIM ALPMAN YAZDI/ DEVLET 1 MAYIS’A SAYGI GÖSTERSİN!

KUŞ GRİBİ YUMURTA FİYATLARINI ARTIRDI

KARNAVAL KOMİTESİNDEN MEKTUP VAR

ZEYDAN KARALAR’DAN MHP İL BAŞKANINA “SİNEK” CEVABI

YERLİ SUSAM İÇİN  YERLİ ÜRETİM HAMLESİ

ÇUKUROVA BELEDİYESİ TENİS TURNUVASI BAŞLADI

FATİH GÜLER GÜVEN TAZELEDİ

18 İLDEN 400 SATRANÇ SPORCUSU ADANA’DA YARIŞTI

CHP’Lİ BULUT: TASARRUFU SARAYDAN BAŞLATIN

SEYHAN NEHRİNDE GONDOLLA GEZDİLER

"YALANA VE ŞANTAJA ASLA BOYUN EĞMEYECEĞİZ"

CHP GERÇEĞİ YAYINLADI

ADANA’DA 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI KUTLAMASI

GÜNÜ FOTOĞRAFI:

RESMİ AÇILIŞISI HİSARCIKLIOĞLU YAPTI

CHP’DEN 23 NİSAN KUTLAMASI