Çocuk istismarıyla mücadelede güçbirliği
Manşet Haber 24.04.2015 11:07:20 0

Çocuk istismarıyla mücadelede güçbirliği

Çocuk istismarıyla mücadelede güçbirliği

ali_yeldan_bassavciAdana Cumhuriyet Başsavcısı Ali Yeldan, cinsel istismara uğrayan çocukların, ikincil örselenmesini en aza indirmek için kurulan Çocuk İzlem Merkezi’nde (ÇİM) kayıt altına alınan ifadeler ile yapılan adli ve tıbbi işlemlerinin çok önemli olduğunu belirterek, “Kamera kaydının kalitesi bile o kadar önemli ki, cinsel istismar mağduru çocukların söyledikleri kadar söylemedikleri, sustukları, durdukları, gözyaşları, gözündeki nem bile mahkemelerimizi, yargı makamlarımızı bu konuda karar verme noktasında çok destekliyor” dedi.cocuk_istismari_adana1

Çocuk istismarının önlenmesi ve istismara uğrayan çocuklara bilinçli ve etkin bir şekilde müdahale etmek, öncelikli olarak cinsel istismara uğramış çocukların ikincil örselenmesini asgariye indirmek, adli ve tıbbi işlemlerin bu alanda eğitimli kişilerden oluşan bir merkezde ve tek seferde gerçekleştirilmesini sağlamak amacıyla Adana’da 2012 yılında hizmete giren Çocuk İzlem Merkezi’nin (ÇİM) daha etkin bir hale getirilmesi için güçbirliği toplantısı düzenlendi. Adana Cumhuriyet Başsavcılığı’nın koordinesinde yapılan toplantıya Adana Valisi Mustafa Büyük, Adana Cumhuriyet Başsavcısı Ali Yeldan, İl Jandarma Komutanı Ünsal Bulut, İl Emniyet Müdürü Cengiz Zeybek, Adana Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreteri Osman Kürşat Arıkan, çocuk mahkemesi hakimleri, Cumhuriyet savcıları ile Çocuk İzlem Merkezi’nin paydaşları olan sağlık, aile ve sosyal politikalar il müdürlüğü ile diğer kurumların temsilcileri katıldı.cocuk_istismari_toplantisi

2013’TE 273 İSTİSMAR

Adana Valisi Mustafa Büyük ve beraberindekiler, cinsel istismara uğrayan çocukların adli görüşmelerin yapıldığı odalar ile Çocuk İzlem Merkezi’nin diğer birimlerini gezip, burada görev yapan psikolog ve sosyal hizmet uzmanlarından bilgi aldı. Daha sonra Sosyal Hizmet Uzmanı Tuğba Tezcan ile ÇİM’den sorumlu Başhekim Yardımcısı Salih Çolak, merkezin işleyişi hakkında birer sunum yaptı. Sosyal Hizmet Uzmanı Tuğba Tezcan, Adana ÇİM’de 2013 yılında 273 çocuk istismarı vakası ile ilgili işlem yapıldığını, bu sayının 221’nin kız, 52’sinin ise erkek çocuğu olduğunu söyledi. Tezcan, 2014 yılında 223, 2015’in ilk 3 ayında ise 57 cinsel saldırı olayı ile ilgili işlem yapıldığını sözlerine ekledi.

“TOPLUMUN KANAYAN YARASI”ali_yeldan_bassavci

Adana Cumhuriyet Başsavcısı Ali Yeldan, çocuk istismarının toplumun kanayan bir yarası olduğunu söyledi. Çocuklar ve kadınların toplumumuzun korunması, her açıdan himaye edilmesi gereken önemli bir kesimini oluşturduğunu belirten Başsavcı Yeldan, “Çocuk istismarı sonuçları itibariyle, mağduru hem olayın kendisi hem de olaydan sonraki süreçte çok olumsuz etkiliyor. Bu çocukların ileride kişisel gelişimleri, ruhsal gelişimleri çok ciddi travmalar nedeniyle tamamlanamıyor ve hayatlarının ondan sonraki kısımlarını hep sorunlarla geçiriyor. Bu yüzden Çocuk İzlem Merkezi’nin Sağlık Bakanlığımızın çok örnek bir çalışması olduğunu düşünüyorum” dedi.

“TRAVMALARI HİSSEDİYORUZ”

Bu merkezin varlığı ve sürekliliğini çok önemsediklerini kaydeden Başsavcı Yeldan, faaliyetlerinin daha etkin hale getirilmesi için tüm kurumların el ele vermesi gerektiğini belirterek, şunları söyledi:

“Biz mağdurları sayı olarak, dosya olarak görmüyoruz. Oradaki yaşanmışlıkları, travmaları, mağduriyetleri de hissediyoruz. Bu yüzden burada kayıt altına alınan ifadeler ile yapılan adli ve tıbbi işlemler çok önemli. Biz kamera kayıt kalitesinin yükseltilmesi için talepte bulunduk. Çünkü kamera kaydının kalitesi bile o kadar önemli ki, cinsel istismar mağduru çocukların söyledikleri kadar söylemedikleri, sustukları, durdukları, gözyaşları, gözündeki nem bile mahkemelerimizi, yargı makamlarımızı bu konuda karar verme noktasında çok destekliyor. Bu suçları delillendirmek çok kolay değil. Mağdur beyanı dışında elle tutulur bir delile ulaşmak bazen mümkün olmayabilir. O yüzden bu beyanı çok sağlıklı olarak almamız gerekiyor. Bunu da bu işin uzmanları marifetiyle yapmamız lazım. Adliyenin koridorlarının kalabalığında, polis merkezlerinin hengamesinde bu işleri yürütemeyiz. Yapılan çalışmaların sürekli olması ve desteklenmesi noktasında il yönetiminin bunu bilmesi gerekiyor. Bu yüzden bu toplantıyı çok önemsiyorum.”

Vali Mustafa Büyük de merkezin daha nitelikli, verimli ve yaygın hale getirilmesi için sağlık müdürlüğünün yanı sıra diğer kurumların da aktif bir şekilde faaliyetlere katılması gerektiğini söyledi. Çocuklara cinsel saldırının en travmatik ve en olumsuz olayların başında geldiğini belirten Vali Mustafa Büyük, “Diğer istismar çeşitleri de çocukların fiziksel ve ruhsal gelişimlerini olumsuz yönde etkiliyor. Bu durum dikkate alınarak her türlü istismar olaylarında da ÇİM’in devreye girmesi, bulunmayan çevre il ve ilçelere de yaygınlaştırılması gerektiği inancındayım. Buradaki eksikliklerin giderilmesi konusunda da her türlü desteği sağlayacağız” diye konuştu.

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

35.8° / 20.3°