ÇOCUKLARIN ADALETE ERİŞİMİ GÜÇLENDİRİLECEK
YAŞAM 20.03.2018 22:39:55 0

ÇOCUKLARIN ADALETE ERİŞİMİ GÜÇLENDİRİLECEK

ÇOCUKLARIN ADALETE ERİŞİMİ GÜÇLENDİRİLECEK

Adana Cumhuriyet Başsavcılığı’nın ev sahipliğinde ‘Uluslararası Koruma Kapsamındaki Refakatsiz Çocuklar İçin Adalete Erişimin Güçlendirilmesi Projesi’ kapsamında hakim, Cumhuriyet savcısı ve avukatlara yönelik eğitim programı düzenlendi.
Türkiye Adalet Akademisi ile İngiltere Büyükelçiliği tarafından yürütülen ve geçen yıl kasım ayında başlayan proje çerçevesinde, Adana ile ilçe adliyelerinde çalışan çocuk ve aile mahkemeleri hakimleri ile bu alanda görev yapan Cumhuriyet Savcıları ve avukatlara yönelik eğitim verildi. Alanında uzman çok sayıda yargı mensubu ve çalışanın katıldığı eğitim programının açılış konuşmasını yapan Adana Cumhuriyet Başsavcısı Ali Yeldan, kentte hem çocuk mağdurlara hem de suça sürüklenen çocuklara yönelik önemli çalışmalar yaptıklarını söyledi.
“BİR DAHA SUÇ İŞLENMEMESİ İÇİN GAYRET GÖSTERİYORUZ”
Tüm çocukların yasal olarak güçlenmesi ve çocuğa duyarlı bir çerçevenin uygulanması için gayret gösterdiklerini kaydeden Yeldan, “Çocukların hem mağduriyeti, hem istismarı ve hem de suça sürüklenmemesi noktasında sonuç alacak hamleler yapmak için, hep beraber değerlendirmede bulunmak durumundayız. Özellikle suça sürüklenen çocukların, yargı sisteminden korunması, daha fazla örselenmemesi, suçla ilgili işleyen süreçlerde kendisine refakat edilmesi ve rehberlik yapılması özel bir öneme haiz. Biz de Çukurova Üniversitesi işbirliğinde hazırladığımız ‘Adalet Köprüsü Olmaya Var Mısın?’ projesi ve Adalet Bakanlığımızca pilot olarak seçilen adliyemizde kuracağımız Adli Destek ve Mağdur Hizmetleri Müdürlüğü ile hem mağdur hem de suça sürüklenen çocukların korunması, bir daha suç işlenmesinin önüne geçilmesi, onlara adli süreçte eğitim ve rehberlik hizmeti sağlanmasına yönelik çalışmalar yapacağız. Yine Suriyeli sığınmacı çocuklarımızın yaşadığı sorunlara dönük faaliyetlerimiz var. Eğitim programının da bu sorunların çözümü başta olmak üzere çocukların yargı sisteminden beklentilerini sağlayacak bir alan açacağını ve kurumlar arası işbirliğinin daha üst seviyeye çıkaracağını ümit ediyorum” diye konuştu.
Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Milletlerarası Özel Hukuk Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Nuray Ekşi katılımcılara yabancı refakatçi çocuklara verilecek koruma türleri ve uluslararası koruma başvuruları, Ankara Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Veysel Karani İsmailoğlu ile Ankara Cumhuriyet Savcısı Muharrem Songür ‘Uluslararası Koruma Kapsamındaki Refakatsiz Çocuklara Yönelik Mahkeme ve Savcılık İşlemleri, Yargıtay 7. Hukuk Dairesi Tetkik Hakimi Ayfer Çeçen Demir çocukların temsili, Anayasa Mahkemesi (AYM) Raportörü Serhat Mahmutoğlu ‘AYM ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Uygulamaları’, Avukat Zehra Sağlam ise refakatsiz çocukların adalete erişimi ve adli yardım konularında sunum yaptı.



YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

31° / 16.7°