CORONAVİRÜS GÖLGESİNDE NEVRUZ VE MİRAÇ KANDİLİ!

CORONAVİRÜS GÖLGESİNDE NEVRUZ VE MİRAÇ KANDİLİ!


Her gün her her saat ve her dakika coronavirüs! Paranoyak olduk. Bugün çok özel bir gün hem Nevrüz hem de miraç kandili. Hem baharın geldiği gün. Gece ve gündüzün eşit olduğu gün. Toprağın uyandığı üremeye, üretmeye başladığı gün. Birçok halkın değişik tarihi olgularla söylence ile kutladığı ortak bir gün. Dünya Manevi Kültür Mirası Listesi’nde yer alan bir gün. Hem de islam aleminin kutsal bir günü ikisi de kutlu olsun.





MİRAÇ
KONUSUNU SUNNİ, ALEVİ VE Şİİ DİN İNSANLARINA BIRAKALIM BİZ GELELİM NEVRUZA





Miraç Kandili konusunda İslam inancında Sunni’lerin, Alevi’lerin ve Caferi’lerin
farklı yorumları var. Hepsi de inancıyüceltici. Ben bu işi erbapları olan;
hocalara, dedelere ve Ayetullahlara bırakayım. Nevruzla devam edeyim.





Nevruz, özellikle Türkçe, Kürtçe ve Farsça
konuşan topluluklar arasında yaygın olarak kutlanır. Farsça ve Kürt dillerinde “new”  ve“roz” kelimelerinin bileşiminden ‘’nevroz’’
olarak yapılanmış bileşik bir kelimedir.





Türkler arasında da çeşitli adlarla
kutlanmaktadır. Ülkemizde “Nevruz-i Sultan, Sultan Nevruz, Navrız,
Noruz, Mart Dokuzu, Gün Dönümü, Yılsırtı, Yumurta Bayramı”
gibi adlarla
kutlanmaktadır.





Hangi adla veya nasıl telaffuz edilirse
edilsin, her yıl 21 Mart tarihinde Türkler,
Farslar, Kürtler, Zazalar, Azeriler, Afganlar, Arnavutlar, Gürcüler, Tacikler,
Özbekler, Kırgızlar, Karakalpaklar ve Kazaklar
bugünü olarak kutlarlar.





TÜRKLERDE
NEVRUZ





Türkler’de
nevruz Ergenekon ile anılır.
Söylenceye göre; bütün kavimler Göktürkler’e
karşı birleşerek onları hille ile yendiler. Çadırlarını, mallarını, yurtlarını
yağmaladılar. Büyüklerin hepsini kılıçtan geçirdiler. Küçükleri ise köle
yaptılar. Bu kıyımdan kurtulan Kıyan/Kayan
ve Negüş/Tukuz
bir gece kadınlarıyla birlikte atlarıyla kaçtılar. Yurda
geldiler. Geldikleri yerden çok deve, at, öküz, koyun vardı.





Vardıkları yere Ergenekon adını verdiler.
Burada; akarsular, çeşmeler, türlü otlar, meyveli ağaçlar, türlü türlü avlar
vardı. Tanrı’ya şükür ettiler. Dört
yüz yıl yaşadılar; kendileri, sürüleri çoğaldı. Sığmadılar buraya. Çıkmak için
yol aradılar. O zaman bir demircinin önerisiyle dağın geniş yerine bir kat
odun, bir kat kömür dizdiler ve ateşlediler. Ateş kızdıktan sonra demir dağ eriyip
akıverdi.





Yüklü deve çıkacak kadar yol açılmış oldu.
Göktürkler o günü bayram saydılar. Bu nedenle de bir parça demiri ateşe atar
kızdırırlar. Önce Kağanları demiri bir kıskaçla tutup örse koyar ve çekiçle
döver. Bunu beyler aynı şekilde demiri döverler. Bu şekilde Tanrı’ya şükretmiş
olurlar.





KÜRTLERDE
NEWROZ





Yazılı kanıtların çok az olduğu dönemlerde Newroz’un tarihsel gelişimini sağlıklı
bir şekilde yazmak tarihçileri zorlamıştır. Kürt tarihçileri, Kürtler’in en eski dini olan Zerdüşt’ün Kitabı Zendavester’de, Firdevs’in
Şerefnamesi’ndeÖmer Hayyam’ınNewrozNamesinde ve Şerefkan’ınŞerefnamesi’nde
ve günümüzde çeşitli yazılı eserlerde değişik şekillerde işlenmiştir.





Kürt
Efsanesine
göre 2.500 yıl önce Dehak adında, çok zalim Asur’lu
bir kral varmış. Bir gün bu kralın omuz başlarında yaralar çıkar. Bir hekim,
kralı muayene eder ve ona, her gün iki Kürt
gencinin beynini çıkarıp yaralarının üzerine sürmesi ile yaraların
iyileşebileceğini söyler. Kral Dehak
hekimin sözünü dinler. Böylece her gün iki Kürt genci öldürülerek beyinleri Dehak'ın omuzlarındaki yaralara
sürülmeye başlanır. Bu durum uzun süre devam eder. Bazı gençler öldürülmemek
için kentten kaçarak dağlara sığınırlar.





Bir gün sıra Kawa adında bir demircinin oğluna gelir. Demirci Kawa yiğit, cesur ve iyi yürekli biridir. Oğlunun ve
halkının böyle katledilmesini kabullenmez. Çevresindeki insanlarla konuşur ve
onlara Dehak'ın zulmünden
kurtulmanın tek yolunun onu öldürmek olduğunu anlatır.





Dehak'ın
sarayına giderek O’nu öldürür. Dağda yaşayanlara haber vermek için sarayın
avlusunda büyük bir ateş yakar. Bu ateşi görenler dağdan evlerine geri
dönerler. Ve her yıl, 21 Mart’ta büyük ateşler yakarak, özgürlüklerine
kavuşmalarını kutlarlar.





PERS’LERDE NEWROZ





İranlı’lar Nevruz’un yeniden doğuş, hayatın
uyanış habercisi olarak gece ile gündüzün eşit olduğu 21 Mart gününü
takvimlerinde yılın ilk günü ve ilkbaharın başlangıcı olarak kabul ederler.
Yazılı olarak ilk kez Pers kaynaklarında geçen nevruz, Pers’lerin en büyük
bayramıdır.





Nevruz, ilk kez MÖ 1. bin yılın (dikkat edin
yüzüncü değil) ortala­rına ait Pers kaynaklarında geçer. Pers İmparatorluğu’nun
başkenti Persepolis’teki kabul
salonunun merdivenli girişine, imparatorluğun çeşitli bölgelerinden gelen
temsilcilerin, vergi olarak çeşitli malzeme ve hayvan­ları getirişini konu alan
kabartmalar mevcuttur.





Ünlü İranlı Firdevsi’ninŞehname adlı
eserinde Nevrûz Bayramı şöyle
anlatılır: “…Cemşid‟in üzerine mücevherler saçtılar ve bugüne Nevruz adını
verdiler. Yeni yı­lın ilk günü olan Ferverdin ayının birinci gününde insanın
vücudu zahmet ve kinden kurtulur. İleri gelenler, bugünü sevinçle kutlamak için
şarap ve çalgı getirttiler, çalgıcılar topladılar. İşte Nevruz denilen bu mesut
gün o zamandan, o padişahtan yadigâr kalmıştır.”
deniliyor.





Aynı eserde Demirci KawaEf­sanesi’ne değinilir. Yani Kürt efsanesine benzer
anlatı Firdavsi’ninŞehname adlı eserinde de mevcuttur.
Kralın zulmünden yılan insanlar 20-21 Mart gecesi başkaldırır ve kurtuluş ile
simgelenen baharın gelişi kutlanır. Kutlamaların krala hediyelerin sunulması ve
vergilerin toplanması ile başlaması ve sonrasında ziyafet ve müzik eşliğinde
şenlikler düzenlenmesi, Pers
İmparatorluğu’
ndan beri süregelen bir gelenek olup, daha sonra Selçuklu Sultanları da Nevruz kutlamaları sırasında Abbasi Halife’sine kıymetli hediyeler
de gönderler. Bu bayram bir anlamda yeni yılın başlangıcı ve vergilerin
toplanması günü olarak Pers’lerden sonra Abbasi, Sasani, Büyük Selçuklu, Moğol,
Safevi ve Osmanlı devletlerinde de uygulanmıştır.





Nevruz,
Anadolu
’nun, Asya ve Arap Yarımadası ikliminde,
doğanın uyanışı ile halklar arasında inanç ve yaşam biçimleri ile tarihi
geçmişlerine göre çeşitlilik göstererek günümüze kadar gelen insanlığın bir
ortak değerdir.





Uygulamadaki farklılıklar bu değerin ortak
değer olduğu gerçeğini değiştirmez. Her millet ‘’bu benimdir, senin değildir’’kopleksinde kurtulmalı doğanın
dayattığı ve insanlığa kazandırdığı Nevruz’u
siyasi bir figür veya çatışma ögesi olarak değil, farklı ve ortak kültürel
zenginlik ve ortak değer olarak kutlamalıdır.





Bu Nevruz’un anlamına da daha uygundur. İnsanlığın değeri olan
Nevruz’u ve islamın ortak değeri olan Miraç Kandiliniz kutlu olsun.



Sabri ARPAÇ

21.03.2020 14:49:39

YAZARLAR


ADANA’DAN DÜNYAYA SEVGİ, DOSTLUK VE BARIŞ MESAJI

SEYHAN NEHRİ ÜZERİNDE VOLEYBOL, TENİS VE KONSER

ANADOLU EMEKLİLER DERNEĞİNDEN DAYANIŞMA

YÜREĞİR BELEDİYESİ PORTAKAL ÇİÇEĞİ KARNAVALI’NDA

KAYIP ALTIN KEMER ŞAMPİYON GÜREŞÇİDE

ULUSLARARASI FOTOĞRAFLAR ADANA TEPEBAĞ’DA GÖRÜCÜYE ÇIKTI

ÇALIŞANLAR ARTIK ‘RUH SAĞLIĞI İZNİ’ DE ALIYOR!

ABB BAŞKANI MEZUN OLDUĞU LİSAYİ ZİYARET ETTİ

TEKİN: MUHTARLARIMIZLA HİZMET SÖZLEŞMESİ YAPACAĞIZ

ADANA PORTAKAL ÇİÇEĞİ KARNAVALI’NDA REKOR MERT DEMİR KONSERİNDE

BU BESİNLER, ALZHEİMER VE PARKİNSON RİSKİNİ AZALTIYOR!

"YANGINDAN MAL MI KAÇIRIYORSUNUZ?"

DÜNYA SANAT GÜNÜ’NDE ÜÇ SANATÇIYA ÖDÜL

İLACA ERİŞİM ENGELLENEMEZ!

BİRİKTİRME HASTALIĞI BELİRTİLERİ!

ADANA PORTAKAL ÇİÇEĞİ KARNAVALINDA HER GÜN ETKİNLİK

A.KADİR KAÇAR YAZDI/ DDY ÇILDIRMIŞ OLMALI...