ÇÜ’ de Türkçe Öğrendiler
Manşet Haber 20.07.2015 11:14:42 0

ÇÜ’ de Türkçe Öğrendiler

ÇÜ’ de Türkçe Öğrendiler

cu_turkce_ogrendiler (1)Dünyanın farklı ülkelerinden eğitim için gelen 117 yabancı öğrenci Çukurova Üniversitesi Türkçe Öğrenimi Uygulama ve Araştırma Merkezi’nden (TÖMER) mezun oldu.

Çukurova Üniversitesi Türkçe Öğretimi Uygulama ve Araştırma Merkezi tarafından yabancı öğrenciler için yılsonu etkinliği düzenledi.

Dünyanın çeşitli ülkelerinden Çukurova Üniversitesi’ne eğitim için gelen yabancı öğrenciler, aylar öncesinden hazırladıkları gösterileri yılsonu veda töreninde sahneledi.

Yılsonu etkinliğine TÖMER Müdürü Doç. Dr. Faruk Yıldırım, Uluslararası Öğrenci Ofisi Müdürü Prof. Dr. Alhan Sarıyev ve TÖMER’de eğitim veren öğretim elemanları katıldı.

Türkçe Skeç ve Danslarla Türkçe Öğrendiklerini İspat Ettilercu_turkce_ogrendiler (3)

TÖMER binasında gerçekleşen yılsonu etkinliğinde yabancı uyruklu öğrenciler, yıl boyunca öğrendikleri Türkçeyi farklı skeç dans ve şarkılarla sergiledi.

Yılsonu etkinliğinin sunuculuğunu da yine yabancı öğrenciler ‘Türkçe’ olarak gerçekleştirdi. Türkçe müzikleri birleştirerek hazırladıkları şarkıları seslendiren yabancı öğrenciler izleyenlerden büyük alkış aldı.

Türk adet ve göreneklerinde yer alan ev kadınlarının altın günü yapmasını mizahi bir anlatımla sergileyen yabancı öğrenciler izleyenleri kahkahaya boğdu. Türk halk danslarını da başarı ile sergileyen TÖMER öğrencileri, etkinlik sonunda başarı belgelerini alarak mezun oldu.

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°