ÇÜ
Manşet Haber 29.06.2015 12:24:22 0

ÇÜ'de 225 Ziraat Mühendisine Diploma

ÇÜ'de 225 Ziraat Mühendisine Diploma

ziraat_muhendis_diploma (2)Çukurova Üniversitesi 2014-2015 eğitim öğretim yılını tamamlayan öğrencilerini mezun etmeye devam ediyor. Ziraat Fakültesi’nden 225 öğrenci mezun oldu.

Kongre Merkezi’nde Ziraat Fakültesi öğrencileri için düzenlenen törene Rektör Prof. Dr. Mustafa Kibar, Rektör yardımcısı Prof. Dr. Hasan Fenercioğlu, akademisyenler öğrenciler ve aileleri katıldı. Ziraat Fakültesi Dönem birincisi Selin Tünk de bir konuşma yaptı.

Dekan Prof. Dr. Halil Elekçioğlu 41. Dönem mezunlarını verdiklerini belirterek, bu dönem 225 öğrenciyi mezun ettiklerini söyledi. Prof. Dr. Elekçioğlu, fakültelerinin kuruluşundan bugüne kadar 12 bin 500 civarında Ziraat Mühendisi, Gıda Mühendisi ve Peyzaj Mimarı mezun ettiklerini belirtti.ziraat_muhendis_diploma (1)

Rektör Prof. Dr. Mustafa Kibar ise, bugün hem mezunlarımızın hem de ailelerinin büyük emek verdikleri uzun bir sürecin son günü olduğunu belirterek, ülkenin tarım sektörünün gelişmesinde önemli bir rol üstlenmiş olan Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi’nin güçlü akademik ve idari kadrosu ile ülkemizin en önde gelen ziraat fakülteleri arasında yer aldığını söyledi. Prof. Dr. Kibar akademisyenlere seslenerek konuşmasına şöyle devam etti;

“Öğrencilerimize çağdaş ve evrensel bilim ilkelerini benimseterek, yüksek bilgi donanımı ile mezun olmalarında ve hayata hazırlanmalarında göstermiş olduğunuz çabalarınız her zaman takdirle karşılanacaktır. Sizler onlara sadece mesleki bilgiler aktarmakla kalmadınız, aynı zamanda bir birey olarak topluma ve insanlığa karşı sorumluluklarını öğrettiniz. Bu emeklerinizden dolayı, öğrencilerimiz ve tüm Çukurova Üniversitesi camiası adına hepinize çok teşekkür ediyorum.”

“Diploma Dünyada Geçerli”

Öğrencilere ve velilerine de seslenen Prof. Dr. Kibar şunları kaydetti;

“Aslında bugün sizin gününüz. Sizler eğitimin yaşamdaki önemine inanarak evlatlarınızı nice fedakârlıklarla desteklediniz. Bugün de onların yanında olarak sevinçlerini paylaşıyorsunuz.

Bin bir emek ve güçlükle yetiştirdiğiniz çocuklarınız lisans eğitimini başarıyla tamamlamış bulunuyorlar. Onları bunca fedakârlıklarla büyütüp üniversitede okutarak ülkemize hizmet etmelerini sağladığınız için hepinizi tebrik ediyorum. Ziraat Fakültesinin ilgili programlarını başarılı bir şekilde bitirdiniz ve Çukurova Üniversitesinden diploma almaya hak kazandınız. Türkiye’nin en güçlü ve donanımlı ziraat fakültelerinin başında gelen Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesinden mezun olmanızdan dolayı kendinizi şanslı saymalısınız. Aldığınız diploma artık tüm dünyada geçerlidir. Böylece Çukurova Üniversitesi mezunu olarak yalnızca ülkemizde değil dünyanın her yerinde çalışma şansınız var. Yaşamınızın yeni bir evresine adım attığınız bu günde, sizlere birkaç hatırlatmada bulunmak istiyorum. Öncelikle, bilginin yenilenme hızının yüksek olduğu bu dönemde genç mühendisler olarak bu yenilenmeye ayak uydurabilin ki mesleğinize ve beraberinde ülkenize faydalı olun. Tek doğrunun sizinki olmadığını, sizden farklı düşünce ve tutumların da var olabileceğini, toplumsal yaşamın bütün bu çeşitlilikleri hoşgörüyle kabul edebilmek olduğunu unutmayın. Her zaman yeni arayışlara girin, yenilikçi ve yaratıcı projeler geliştirin, sürekli çaba gösterin ve asla vazgeçmeyin. Son olarak, size bu aşamadan sonra verebileceğim en önemli tavsiye, hangi koşullarda olursa olsun yılmadan, çalışarak yolunuza devam etmenizdir.”ziraat_muhendis_diploma (3)

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°