ÇUKUROVA BELEDİYESİ’NDEN AŞÇILIK KURSU
Manşet Haber 25.11.2022 12:37:54 0

ÇUKUROVA BELEDİYESİ’NDEN AŞÇILIK KURSU

ÇUKUROVA BELEDİYESİ’NDEN AŞÇILIK KURSU






Çukurova Belediyesi Adana’nın unutulmaya yüz tutmuş, Türk mutfağında önemli bir yere sahip olan yöresel yemeklerini korumak için aşçılık kursu açtı





Çukurova Belediyesi, kaybolmaya başlayan Adana lezzetlerini hayatta tutmak için verdiği aşçılık eğitimiyle, 27 farklı yemeği Çukurovalı kadınlara öğretiyor. Büyük ilgi gören Adana yemekleri kursunu ziyaret eden Belediye Başkanı Soner Çetin, kentin tarihini ve kültürünü yaşatmaya çalışırken, diğer yandan da kadınların aile ekonomisine katkı verecek yeteneklere kavuşmasını çabaladıklarını söyledi. 





Açtığı meslek ve hobi kurslarıyla yeni yeteneklerin keşfedilmesini sağlayan, bununla birlikte kent ekonomisini ve istihdamı kalkındırmaya çalışan, nitelikli insan kaynağı oluşturarak vatandaşların iş sahibi olmasının yolunu açan Çukurova Belediyesi, bu kez verdiği aşçılık kursuyla kent kültürüne sahip çıkıyor.





Belediyenin Tesisler Müdürlüğü tarafından, Güzelyalı Mahallesi’nde bulunan Kadın sohbet ve Dayanışma Evi’nde,  Adana’nın kaybolmakta olan birbirinden değerli lezzetleri kadınlara öğretiliyor.  Mutfaklarda artık pişirilmeyen, unutulmaya yüz tutmuş yöresel tatlar, hünerli ellerle tekrar hayat bularak sofralara geliyor. Türk yemek kültürü içerisinde önemli bir yere sahip olan, günümüzde artık hatırlanmayan ve pişirilmeyen yaklaşık 27 çeşit Adana yemeği ve tatlısı, usta aşçılar tarafından 7’den 70’e herkese özenle gösteriliyor. Adana’nın sadece kebap şehri olmadığının altının çizildiği kursta, Fellah Köftesi, Analı Kızlı, Sarımsaklı Fıstık köfte, Ekşili Topalak, Bamya Dolması, Kabak Çintmesi, Vardabit Paçası, Ispanak Başı, Babagannuş, Dul Avrat Çorbası, içli köfte gibi pek çok yöresel yemek uygulamalı olarak pişirilerek kursiyerlere anlatılıyor.









Yemeklerin yanı sıra Karakuş ve Kedibatmaz gibi yine coğrafyaya özgü tatlılarda kadınların ellerinde hayat buluyor. Çukurova Halk Eğitim Merkezi’nin destek verdiği hafta içi her gün verilen kurslarda, unuttukları ya da hiç duymadıkları yöresel yemekleri öğrenerek mutfaklarındaki tatları zenginleştirme şansı yakalayan kursiyerler, Çukurova Belediyesi’nin bu farklı ve önemli aşçılık kursundan faydalanmaktan oldukça memnun olduklarını söylediler. Kursa katılan kadın kursiyerlerle tek tek ilgilenerek, Adana lezzetlerini tekrar gün yüzüne çıkarmaya çalışan usta öğretici ve aşçı olan Esin Özkuyumcu, beklemedikleri bir ilgiyle karşılaştıklarını söyleyerek, Adana mutfağının çok zengin ve lezzetli olduğu kadar, aile bütçesini de yormayacak kadar ekonomik bir çeşitliliğe sahip olduğunu, bir kent kültürünü belediye olarak yaşatmaktan dolayı mutlu olduklarını ifade etti. 





ADANA’NIN YEMEK KÜLTÜRÜNÜ KORUYACAĞIZ





Sosyal belediyeciliğin bir yüzünün de coğrafyasının kültürel ve tarihi değerlerine sahip çıkmak olduğunu söyleyen Çukurova Belediye Başkanı Soner Çetin, “Adana denince akla sadece kebap geliyor, oysa Adana demek geniş bir yemek çeşitliliğinin olduğu eski bir kültürü barındırıyor. Belediye olarak biz unutulmaya yüz tutan yöresel yemeklerimizi yaşatmak, mutfakları daha da zengin tatlarla buluşturmak istedik. Üstelik yemeklerimiz ekonomik bütçeli lezzetlerdir, tüm Çukurovalıları kurslarımıza davet ediyorum” dedi.





Hali hazırda 13 merkezde 35 ayrı alanda meslek ve hobi kursları açtıklarını anımsatan Başkan Soner çetin, bu kursların önemine vurgu yaparak, yeni yetenekler oluşmasını sağladıklarını ve aldıkları MEB onaylı sertifikalarla istihdam ve iş olanakları oluşturduklarını, kursiyerlerin aile bütçesine katkı koyacak beceriler geliştirdiklerini hatırlattı.



YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°