Çukurova Üniversitesi’nde  Bir İlk
Manşet Haber 10.04.2015 18:36:36 0

Çukurova Üniversitesi’nde Bir İlk

Çukurova Üniversitesi’nde Bir İlk

ınnoCampus_acılıs (1)İnovasyon ve Girişimcilik Platformu InnoCampus tarafından inovasyonun geliştirilip yaygınlaştırılması amacıyla oluşturulan proje kapsamında ilki Çukurova Üniversitesi’nde (ÇÜ) kurulan InnoCampus’un açılışı yapıldı.

Geleceğin bilim insanlarına, günümüzde ülkelerin kaderini belirleyecek en önemli önceliklerden biri olan ‘inovasyon ve girişimcilik’ konusunda eğitim vermeyi ve Ar-Ge projeleri yapmayı amaçlayan InnoCampus’un açılış törenine Vali Mustafa Büyük, Rektör Prof. Dr. Mustafa Kibar ve kent protokolü ile akademisyenler katıldı.

1 Ay Boyunca ÇÜ’de Uygulamaya Dönük Eğitim Verecek

Açılış konuşmasını gerçekleştiren Proje Yöneticisi Mehmet Ünsal taşınabilir bir inovasyon ve girişimcilik platformu olan InnoCampus’un ilk olarak Çukurova Üniversitesi’nde kurulduğunu hatırlatarak Türkiye’nin değişik bölgelerindeki üniversiteleri gezerek her kurulduğu kampüste 1 ay boyunca yoğun ve uygulamaya dönük inovasyon ve girişimcilik eğitimi vereceklerini söyledi.ınnoÖğrenciÇalışmaları (4)

Rektör Prof. Dr. Mustafa Kibar ise Türkiye’de girişimcilik ve inovasyonu geliştirmek, aynı zamanda gençleri bu konularda teşvik etmek amacıyla bu projenin hayata geçirildiğini belirterek şunları kaydetti;

“Dünyamız yeni teknolojilerin, gelişen dijital üretim tekniklerinin etkisiyle geçtiğimiz yüzyıldakinden bambaşka bir ekonomik safhaya geçmektedir. Ekonomik gelişmişliğin ve insanlığa daha iyi bir gelecek sunmanın temellerinde artık girişimcilik ve inovasyon iki temel kavram olarak yer almaktadır. Bugün Avrupa ülkeleri arasındaki inovasyonda gelişmişlik sıralamasına baktığımızda, nüfusu 80 milyona yaklaşan ve çoğunluğu genç olan Türkiye’nin, gelişmiş, bilgiye, teknolojiye ve yeniliğe dayalı ülkeler arasında, geri sıralardan kurtulup daha yukarılarda hak ettiği yere ulaşması artık kaçınılmaz bir zorunluluktur. Bu açıdan, InnoCampus ve bundan ilham alıp gelişebilecek pek çok proje ve çalışma ülkemizi daha güzel bir geleceğe taşımak konusunda atılmış önemli adımlar olarak görülmelidir.”

Vali Mustafa Büyük, Rektör Prof. Dr. Mustafa Kibar ve protokol üyeleri kurdele keserek InnoCampus’un açılışını gerçekleştirdi. Proje Yöneticisi Mehmet Ünsal protokol üyelerine 3 konteynırdan oluşan InnoCampus’u gezdirerek donanımlar hakkında bilgi verdi.ınnoÖğrenciÇalışmaları (3)

Açılış anı fotoğrafı çekilmesiyle son buldu. InnoCampus ekibi Çukurova Üniversitesi’nden sonra Türkiye’deki diğer üniversiteleri de ziyaret edecek.

INNOCAMPUS NEDİR?ınnoCampus_acılıs (2)

InnoCampus, taşınabilir bir inovasyon ve girişimcilik platformudur. Amacı, Türkiye'nin değişik bölgelerindeki üniversiteleri gezmek ve her kurulduğu kampüste 1 ay boyunca yoğun ve uygulamaya dönük inovasyon ve girişimcilik eğitimi vermektir. Katılımcılar, takımlar kurup yeni proje fikirleri üzerinde çalışacak, ilham verici konuşmalar dinleyecek, mentorluk ve danışmanlık desteği alacak ve bünyesindeki Fab Lab sayesinde prototip üretme imkanı bulacak. Aynı zamanda bir de dijital portal kurulacak ve projeye katılanların diyalog ve işbirliği bu portal üzerinden sürdürülecek. InnoCampus’ün başarılı katılımcıları daha sonra Türkiye ve yurtdışındaki profesyonel kuluçka merkezlerine gönderilerek yatırımcılarla buluşturulacak.

 

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

31° / 16.7°