ÇUKUROVA’YA 5 YILDIZLI ÖĞRENCİ YURDU
Manşet Haber 14.11.2020 19:40:53 0

ÇUKUROVA’YA 5 YILDIZLI ÖĞRENCİ YURDU

ÇUKUROVA’YA 5 YILDIZLI ÖĞRENCİ YURDU

Çukurova Belediyesi tarafından yapılan 530 kişilik öğrenci yurdu tamamlandı. Yurdun açılışının 28 Kasım’da CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu tarafından açılacağı açıklandı.
“Öğrenci Evi” konsepti ile yapılan yurdun yarısı kız, yarısı erkek öğrencilere hizmet vereceğini belirten Çukurova Belediye Başkanı Soner Çetin, , yurt inşaatında incelemelerde bulunarak yüklenici firma yetkililerinden çalışmalar hakkında bilgi aldı.
Çukurova Belediye Başkanı Soner Çetin, Huzurevleri Mahallesi’nde yaptırılan yurtta incelemelerde bulunarak, örnek odaları gezdi. Soner Çetin, çağdaş bir anlayışla yatay mimari uygulanarak yapılan yurdun en şiddetli depreme bile dayanıklı olarak yapıldığını belirterek, “Ayrıca çevreci bir yurt yaptık. En kısa zamanda da çevre düzenlemesi ve peyzaj işleri de tamamlanacak. 530 kişilik yurdun yarısı kız, yarısı erkek öğrencilerimize hizmet verecek. Yurtta öğrencilerimizin rahat etmesi için her türlü ayrıntı düşünüldü. Engelli öğrencilerimiz de hiçbir engelle karşılaşmadan yurdumuzdan yararlanabilecek. Yani bu özellikleriyle de engelsiz bir yurt olacak” dedi.

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°