Demirçalı’dan Bakan Bayraktar’a deprem soruları
Manşet Haber 29.03.2013 10:02:36 0

Demirçalı’dan Bakan Bayraktar’a deprem soruları

Demirçalı’dan Bakan Bayraktar’a deprem soruları

Adana(Ulus)--alidemircaliCHP Adana Milletvekili VE TBMM Milli Savunma Komisyonu Üyesi Ali Demirçalı, Çevre ve Şehirçilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’a bir yıl önce yürürlüğe giren ancak uygulamayarak suç işleyen belediyeler hakkında neden işlem yapılmadığını sordu.

Ali Demirçalı, TBMM Başkanlığına Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın yazılı yanıtlanması istemiyle verdiği soru önergesinde, ülkemizin bir deprem coğrafyasında bulunduğunu, topraklarının yüzde 92’sinin, nüfusunun ise yüzde 95’inin çeşitli derecelerde deprem etkisi altında bulunduğunu anımsatarak, Türkiye’de, deprem nedeniyle ortaya çıkan toplumsal ve ekonomik kayıpların, ciddi tedbirler alınmasını gerektirdiğini söyledi. Demirçalı, önergesinde şu görüşlere yer verdi:

“Bu tedbirler kapsamında; doğru tasarım yapmak, mühendislik hesaplarında hata yapmamak, işçiliği sağlıklı yapmak, uygun ve yeterli malzeme kullanmak gerekliliğidir. Bunların yanında yasa ve yönetmeliklere uygunluk ve sağlıklı bir denetim mekanizması da gerekmektedir

Bu bağlamda, ilgili bakanlık (Çevre ve Şehircilik) ve ilgili bakanlığa bağlı kurumlar, depreme dayanıklı yapı, deprem güvenli bina yapımı için, yasa, yönetmelik ve genelgeler çıkarmıştır. Tüm kurumların, belediyelerin uymakla yükümlü ‘Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliği‘ 03 Nisan 2012 tarih ve 2853 sayılı resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.

Ancak çıkarılan yönetmeliklerin uygulanmadığı ve denetlenmediği aleni olarak bilinmektedir. Bu yönetmeliğin 1.maddesini yaptırmayan, denetlemeyen ve uygulamayan belediyeler suç işlemektedirler.”

CHP Milletvekili Ali Demirçalı, Bakan Bayraktar’a  yazılı yanıtlaması istemiyle şu soruları yöneltti:

“1- Söz konusu yönetmelikleri uygulamayan, denetlemeyen, raporları eksik kabul eden belediyeler hakkında neden yasal işlem yapılmıyor?

2- Bu belediyelerin hazırladıkları raporlar neden denetlenmiyor?

3-Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliğini uygulamayan ve denetlemeyenler hakkında açılmış herhangi bir soruşturma var mıdır?

4-Bakanlığınız tarafından yapılan denetlemelerde, Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliğine uymadığı tespit edilen Belediyeler hangileridir?

5- Bundan sonra olacak depremlerde meydana gelecek can ve mal kayıplarının sorumlusu kim veya kimler olacak? Yasa ve yönetmelikler mi? Veya bu yasa ve yönetmelikleri uygulamayan, denetlemeyen yetkililer mi?

6- Zemin etüt (jeoteknik etüt) raporları yapı denetim şirketleri tarafından neden denetlenmiyor?

 

 

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°