Demirçalı’dan  Bakan Eker’e 3 gün hastalığına 5 soru
Manşet Haber 25.09.2012 00:35:35 0

Demirçalı’dan Bakan Eker’e 3 gün hastalığına 5 soru

Demirçalı’dan Bakan Eker’e 3 gün hastalığına 5 soru

CHP Adana Milletvekili Ali Demirçalı, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker’den hayvanlarda büyük telefe yol açan, halk arasında 3 gün hastalığı olarak adlandırılan salgını hastalığının verdiği zararı ve alınan önlemleri sordu
ADANA- CHP Adana Milletvekili Ali Demirçalı, Adana’da hayvanlarda büyük telefe yol açan, halk arasında 3 gün hastalığı diye adlandırılan salgını TBMM gündemine taşıdı.
Ali Demirçalı, TBMM Başkanlığı’na, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker tarafından yazılı olarak yanıtlanmasını istemiyle verdiği soru önergesinde, ülkemiz genelinde olduğu gibi Adana’da da tarım ve hayvancılıkla uğraşan çiftçilerin durumunun her geçen gün daha da zorlaştığına dikkat çekti. Demirçalı, “Sorunların en başında da salgın hastalıklar yer almaktadır. Ülkemiz, ulusal gelirlerine büyük ölçüde katkısı bulunan hayvancılık, aynı zamanda halkımızın geçim ve beslenme kaynağıdır. Adana, büyükbaş hayvanlarda sıkça görülmeye başlayan 3 gün hastalılığı, milyarlarca lira ekonomik kayıp meydana getirmektedir. Bu hastalık nedeniyle hem bölgemiz hem de yetiştiricilerimiz büyük zarar görmektedir. Hastalık sebebiyle, yüksek ateş, gebe hayvanlarda ölümlerin yanı sıra yavru atma da görülmeye başlamıştır. Süt verimi devamlı düşmektedir. Bu hastalık için geliştirilmiş herhangi bir aşının olmaması da üreticiyi zor duruma düşürmektedir.” dedi.
3 HASTALIĞINA 5 SORU
CHP Milletvekili Ali Demirçalı, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker tarafından yazılı olarak yanıtlamasını istediği 5 soru şöyle:
“1-Adana ilinde 3 gün hastalığı sebebiyle telef olan hayvan sayısı nedir?
2-Hastalıkla ilgili olarak acil eylem planı oluşturmayı düşünüyor musunuz?
3-Bahse konu hastalıkla ilgili olarak, tedavi hususunda gelinen nokta nedir?
4-Özellikle Kozan ilçemiz ve köylerinde daha belirgin görünen hastalıkla ilgili alınan tedbirler nelerdir?
5-Bu hastalıktan dolayı, telef olmuş, süt kaybı yaşamış ya da zorunlu kesime gönderilmiş olan Büyükbaş hayvan yetiştiricilerine, Bakanlığınız tarafından zararlarının karşılanması için herhangi bir destekleme yapmayı düşünüyor musunuz?”

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

31° / 16.7°