DİKKAT! BU HATAYI GÜNDE EN AZ 90 KEZ YAPIYORUZ!
Manşet Haber 18.03.2020 19:56:49 0

DİKKAT! BU HATAYI GÜNDE EN AZ 90 KEZ YAPIYORUZ!

DİKKAT! BU HATAYI GÜNDE EN AZ 90 KEZ YAPIYORUZ!






Son aylarda dünyanın en korkulan hastalığı; koronavirüs! Uzmanlar her fırsatta ‘paniğe kapılmayın, ancak önlem almayı da ihmal etmeyin’ uyarısında bulunuyor. El yıkama ve kişisel hijyen önlemleri COVID-19’dan korunmada en etkili önlemler. Ancak önemsemediğimiz bazı alışkanlıklarımız ve korunma yöntemlerinde yaptığımız basit hatalar var ki bu virüsün kolayca bulaşmasına yol açabiliyor. Acıbadem Fulya Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Hülya Kuşoğlu koronavirüsün bulaşmasına adeta davetiye çıkaran 12 hatalı alışkanlığı anlattı, önemli öneriler ve uyarılarda ataşehir escort bulundu.





Hata: 20 saniye kuralına uymamak





Doğrusu: “Ellerinizi rastgele değil, en az 20 saniye boyunca, doğru teknikle ovalayarak yıkamanız çok önemli” uyarısında bulunan Dr. Öğr. Üyesi Hülya Kuşoğlu ellerimizi nasıl yıkamamız gerektiğini şöyle anlatıyor: “Takı ve saatinizi çıkardıktan sonra ellerinizi suyla ıslatın. Ardından bol miktarda sabunu, dairesel hareketlerle ellerinizin her bölgesine yayın. Tırnakların kenar ve uç kısımlarını temizleyin. Parmak ve parmak aralarını ovalayın. Sol elinizle sağ elinizin, sağ elinizle de sol elinizin sırtını ovalayın. Her 2 elinizin başparmağını diğer elinizle ovaladıktan sonra bileklerinizi yıkayın. Ardından bileklerinizden başlayarak, ellerinizi akan suyla iyice durulayın. Mikroorganizmalar nemli ortamlarda kolayca çoğalabildikleri için bileklerden başlayarak tek kullanımlık kağıt havluyla ellerinizi iyice kurulayın. Musluğu dirseğinizle veya elinizi kuruladığınız tek kullanımlık havluyu kapatın”





Hata: Elleri sık sık temizlememek





Doğrusu: Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Hülya Kuşoğlu temiz gibi görünseler bile ellerimizin gözle görülmeyen pek çok virüs ve bakteri taşıdıklarına dikkat çekerek, “Koronavirüs de tokalaşma, ellerin ağız veya gözlerle temas etmesi gibi yollarla kolaylıkla bulaşabiliyorlar” diyor. Bu nedenleöksürük veya hapşırıktan sonra, hasta insanla veya çevresiyle temasın ardından, toplu taşıma araçlarını kullandıktan sonra, ortak kullanılan malzemelerle temasın ardından, dışarıdan eve veya işyerine girdiğinizde, tuvalete girerken ve çıktıktan sonra, yemek hazırlamadan önce ve sonrasında, çöplere veya bozulmuş gıdalara dokunduktan sonra ellerinizi yıkamayı asla ihmal etmeyin.





Hata: 3-4 adım mesafesini korumamak





Doğrusu: Koronavirüs hasta kişilerin öksürmeleri ve hapşırmalarıyla ortama yayılan damlacıkların solunması sonucu bulaşıyor. Ayrıca solunum parçacıklarıyla kirlenmiş ellere ve çeşitli yüzeylere dokunulduktan sonra ellerin yıkanmadan yüz, burun veya ağıza götürülmesiyle de virüs alınabiliyor. Bu nedenle kalabalık ortamlardan olabildiğince uzak durun, zorunlu olmadıkça dışarıya çıkmayın. Yakın temasta bulunmaktan da kaçının; selamlaşmak amacıyla tokalaşmayın, sarılmayın ve öpüşmeyin. Soğuk algınlığı olan kişilerle aranıza en az 1.5 metre mesafe koymaya da dikkat edin.





Hata: Bu eşyaları ortak kullanmak





Doğrusu: Havlu, çatal, bıçak ve bardak gibi hiçbir kişisel eşyanızı ortak kullanmamanız da dikkat etmeniz gereken önlemler arasında ilk sıralarda yer alıyor. Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Hülya Kuşoğlu işyerinde de kalem, telefon, zımba ve klavye gibi ofis malzemelerini ortak kullanmamaya dikkat etmeniz gerektiğini belirterek, “Ayrıca günlük olarak klavye masa dezenfeksiyonu yapın. Ortak kullanmak zorunda olduğunuz malzemeleri ise dokunmadan önce antiseptik ürün veya mendillerle silerek virüsün bulaşma riskini azaltabilirsiniz” diyor.





Hata: Kirli ellerle yüze dokunmak





Doğrusu: Gün boyunca farkında olmadan defalarca yüzümüze dokunuyoruz. Araştırmalar yüzümüze günde en az 90 kez dokunduğumuzu ortaya koydu.Virüsler yüzde bir hafta boyunca yaşayabiliyorlar. Dolayısıyla kirli ellerinizle ağzınıza, gözlerinize ve burnunuza dokunmayın.





Hata: Uyku düzenine dikkat etmemek





Doğrusu: Kaliteli ve yeterli uyku,sağlıklı bir bağışıklık sisteminde anahtar rol üstleniyor. Bunun nedeni ise vücudumuzdaki bakteri ve toksinlerle savaşan, uyku hormonu olarak bilinen melatoninin sadece gece ve karanlık ortamda salgılanması. Tüm bunların etkisiyle bağışıklık sistemimiz uyku sırasında kendini yeniliyor. Dolayısıyla her gün erken yatıp erken kalkmaya ve kesintisiz 6—8 saat uyumaya özen gösterin. Melatonin hormonundan daha fazla yararlanmak için yatak odasının karanlık olmasına da dikkat edin.





Hata: Evde, işyerinde hijyeni aksatmak





Doğrusu: Evde kapı kolları, armatürler ve lavabolar gibi sık sık kullandığınız yüzeyleri her gün bol su ve deterjanla yıkamayı ihmal etmeyin. İşyerinde yüzey temizliğini de ıslak mendil yerine, alkol oranı yüksek olan maddelerle yapmanız da çok önemli.





Hata: Renkli beslenmemek





Doğrusu: Dengeli ve vitamin ile minerallerden zengin beslenmek, bağışıklık sistemimizin güçlenmesi için çok önemli. Bağışıklık sistemimizi koruyan antioksidanlar olan A, C, E ve D vitaminleri ile çinko, selenyum ve demir gibi vitamin ile mineralleri içeren besinleri düzenli ve yeterli düzeyde almamız gerekiyor. Her çeşit besin grubundan yeterli ve dengeli, dolayısıyla rengarenk beslenmeniz, bağışıklık sisteminizi güçlendirecektir.





Hata: Su içmeyi unutmak





Doğrusu: Yaptığımız önemli hatalardan biri de, yeterince su içmemek. Oysa su vücudumuzdaki toksinlerin atılmasına katkıda bulunarak sağlığımızın korunmasında önemli bir rol üstleniyor. Vücut direncinizi artırmak için günde 8-10 bardak su içmeyi alışkanlık haline getirin.





Hata: Ortamı havalandırmamak





Doğrusu: Bulunulan ortamdaki havanın kuru olması da virüslerin çoğalmalarına yol açıyor. Bu nedenle soluduğunuz havayı, her gün, saat başı 10-15 dakika boyunca havalandırın veya açık havaya çıkın.





Hata: 5’er dakikalık molalar vermemek





Doğrusu: İşyerinde çok yoğun bir tempoda çalışıyorsanız, gün içinde kendinize ara ara 5’er dakikalık dinlenme molaları vermeyi ihmal etmeyin, çünkü beyin ve vücut aşırı yorulduğunda bağışıklık sistemi zarar görüyor.





Hata: Öksürürken ağzı kapatmamak





Doğrusu: Öksürme veya hapşırma sırasında ağız ve burnunuzu tek kullanımlık mendille kapatın. Mendiliniz yoksa dirseğinizin iç kısmını kullanarak damlacıkların çevreye yayılmasını önleyin. Tek kullanımlık mendili hemen çöpe atın ve elinizi yıkayın.



YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

31° / 16.7°