Bir acıklı film döndürülüyor yüzyıllardır... İzlenme rekorları kırıyor adeta... Yaşama sanatından da pek uzak! E sanatsız olduğundan olacak; seyir bitince unutuluveriyor! O filmin adı 'Dinsel Terör' ve öyle bir sahnesi var ki onun... Yüreğe bıçak oturtan... Malala Yusufzay! Geçtiğimiz günlerde Talibanca kurşuna dizilen başı kapalı, algısı açık bu küçük kız... BBC Blog'da birkaç yıldır demeç vermekte... Eğitim aşığı babası da onun en büyük destekçisi tabi! Gül Makai takma adıyla içinde bulunduğu dini-siyasi mücadele sürecini raporluyor kendince! Yaşından beklenmeyecek büyük laflar ederek, bize olgunluğun yaşla değil, yaşanmışlıkla ilgisi olduğunu hatırlatıyor! Bu nedenlerle Uluslar Arası Çocuk ve Barış Ödülü'ne layık görüldüğünde doğru kimliği açık ediliyor ve elbette Taliban tarafından hedef alınıyor! Dünyanın kızı ilan edilen Pakistanlı Malala belki ölümden daha acı bir karede öldürülmek isteniyor! 14 yaşındaki genç çocuğun okula giderken bindiği servisin önü kesiliyor ve vampir adam gelip soruyor kızlara: 'Hanginiz Malala'? Endişe içindeki çocuklar korkuyla arkadaşlarını gösteriyorlar ve oracıkta kurşuna diziliyor! Hemen müdahele ediliyor... İngiltere'de tedavi altına alınıyor! Şu anda durumu çok iyi, ölüm tehlikesini atlatmış... Bunlar sevindirici! Ancak Talibandan karşılık gecikmiyor... 'Ölmediyse, tekrar deneriz!' Şu saatten sonra n'olur, o çocuk ve ailesi nereye gider, n'apar bilmiyorum... Ama Malala'nın mücadelesini ara vermeden sürdüreceğini ve günün birinde; başarılı bir siyasetçi olacağını biliyorum! Biz, vicdanlı insanlar olarak; 'öldürmek' eylemini anlayamayız! Sinek öldürmeye kıyamazken ve zaten buna da gerek yokken... İnsan formlu canavarların; türdeşlerini göz kırpmadan katletmesi, bizim için kıyametle eş değer! Öne sürdükleri gerekçe, yaptıklarından çok daha vahim... İslam için... Tanrı için... Pardon da hangi Tanrıdır arkadaşım bu böyle ki; tek derdi kadın olsun? Mars Tanrısı mı yoksa? Çünkü benim Tanrım hoşgörülüdür, merhametlidir... Zalim değil, dar kafalı değil! Öyle olsa zaten Tanrılık makamında oturamaz ki... Yahu koskaca Tanrı küçücük işlerle ne diye uğraşsın? Bu var ya, sadece Tanrıya küfürdür arkadaşım! Gökdelen inşa etmiş bir mimar; kimin hangi pencereye, ne taktığıyla ilgilenmez... O küçük küçük, ince ince işlese de... Tamamladığında bütüne bakar! Tanrı'yla mimar arsındaki benzerlik budur. Kaldı ki... O, kainat içinde kainat yaratmış bir varlık olarak; kafa pencerene ne taktığınla ilgilenmez... Az biraz mutlu oldun diye, keyfine baktın diye seni cezalandırmaz. Şayet insanlığın huzuru için gereken şey bunlar olsa idi... Zaten yüzyıllarca Orta Doğu'da uygulanan sistem bu! Ve görüyoruz ki... Asıl çirkinlikler oralarda yaşanıyor... İnsanlığın ayıbı da, yüz karası da onlar! Kimya kurallarına göre; bastırılan şeyler sıkışarak katılaşır. Katılaşan şeyse daha somut çıkışlara meydan verir. Örneğin; son araştırmalara göre, pornografik siteleri en çok ziyaret eden ülke İran olarak açıklandı! Helal internet Uygulaması'yla bunu engellemeye çalışacaklar, ama onu aşacak bir fırsat bulunur gibi yine de... Durum bu! Esas konuya dönecek olursak... Tertemiz bir beynin nasıl bir canavara dönüleceğini izah etmek isterim! Eğitim-bilgi önemli deriz... Ama bunları hep olumlu olarak ifade ederiz! İşin bir de şöyle bir boyutu var; yanlış bilgi, hastalıklı yorum, kötü eğitim! 1 saatlik konuşmayla dahi onlarca çocuğu katil edebilirsiniz! Nasıl mı? Onlara bunun kutsal bir davranış olacağını, Tanrı'nın bunu emrettiğini... Karşılığında da cennet vaadettiğini söyleyerek tabi! İşte bu kadar kolay! Her zaman teröristlere acımışımdır... Onlar benim gözümde kirli sularla yıkanmış birer beyindir çünkü! 'Nasıl öldürdünüz?' yerine... 'Kim, hangi adi yaratıklar kirletti temiz ruhlarınızı?' diyerek üzülmüşümdür öldürenlere de en az ölenler kadar! Çünkü kötü insan yoktur ki... Niye olsun? Sadece kötü eğitim ve yanlış inanışlar vardır! Sorun tam olarak buyken... Çözümse tek ve mutlak olarak karşımızdadır! İyi eğitimciyle iyi eğitim; yani aydın bir insanlık!!!
