DİŞ HEKİMLİĞİNİN DÜNÜ BUGÜNÜ SERGİSİ
Manşet Haber 24.11.2022 00:21:22 0

DİŞ HEKİMLİĞİNİN DÜNÜ BUGÜNÜ SERGİSİ

DİŞ HEKİMLİĞİNİN DÜNÜ BUGÜNÜ SERGİSİ






Bilimsel Diş Hekimliği’nin 114. Yılı nedeniyle, Prof. Dr. İlter Uzel’in Antik Mısır Uygarlığında bilinen ilk diş hekiminden Mezopotamya Uygarlığına, Orta Çağ İslam Uygarlığından Modern Diş Hekimliğinin Doğuşuna kadar temel bilim araştırmalarının içerdiği sergi açıldı.





Diş Hekimleri Odası Başkanı Dt. Fatih Güler, metruk bir bina iken Seyhan Belediyesi’nin  ciddi katkısıyla restorasyonu yapılan ve verdiği büyük emeklerden dolayı Prof. Dr. İlter Uzel’in adının verildiği müzedeki serginin açılışındaki konuşmasında, mesleğin bugünkü durumuna ilişkin istatistik verilerle değerlendirmede bulundu.  









Türk Diş Hekimleri Birliği’ne kayıtlı 34 bin, kamuda çalışan 12 bin diş hekimi ile birlikte toplamda 46 bin diş hekimi olarak ağız ve diş sağlığı hizmet sunumunda görev yaptıklarını belirten Başkan Dt. Güler, “104 diş hekimliği fakültesinde eğitim gören 39 bin öğrenci ile önümüzdeki 5 sene içerisinde toplamda 80 bin civarında diş hekimine ulaşacağız. Alt yapıdan yoksun, akademik kadroları bulunmayan belli bir gerekçesi ve standardı olmaksızın yeni açılan dişhekimliği fakülteleri, bunun yanı sıra artan kontenjanlar, diş hekimliği eğitimindeki niteliği sorgulamamıza yol açtığı gibi en eğitimli insan gücü  olmasına rağmen işsizlik oranı giderek artan meslektaşlarımızın sosyal, ekonomik ve psikolojik sorunlarının çoğalacağı kaygısını da taşımaktayız” dedi.





Dt. Fatih Güler, yeni açılan fakülteler içerisinde YÖK’ün, eğitime başlama kriterlerini tamamlamayanların kapatılması gerektiğini savunarak, “Kontenjanlar, eğitimin niteliğini arttıracak şekilde azaltılmalıdır. Kamuda çalışan meslektaşlarımızın, niteliksiz tedavi yaratan performans uygulamaları ve MHRS üzerinden planlanan tedavi süreleri, olması gereken zamana yayılmalı, hasta ve hekim odaklı bir planlamaya geçilmelidir” görüşünü dile getirdi.





Yıllarca özel sağlık kuruluşlarında çalışıp, BAĞ-KUR’dan emekli olan diş hekimlerinin, emekli aylıklarının büyük çoğunlukla asgari ücretin altında olduğuna vurgu yapan Dt. Fatih Güler, Bu miktardaki emekli aylığı, emekli aylığı olmaktan çok, sosyal yardım görünümündedir.BAĞKUR ve SGK’dan emekli olan diş hekimlerinin aylıkları, kamudan emekli olan meslektaşlarının emekli aylıkları seviyesine getirilmelidir. Akademik mesleklere BAĞKUR içinde ayrı bir kategori oluşturulmalı ve gerekli düzenlemeler yapılmalıdır” dedi.





Diş Hekimleri Odası Başkanı Dt. Fatih Güler, yaşanan ekonomik krizde, halkın sağlık hizmetlerine ulaşımında KDV’nin  %1’e indirilmesi gerektiğini savunarak, şöyle devam etti:





“Özel sağlık kuruluşlarına, dışardan sermayenin girişine karşıyız ve karşı olmaya da devam edeceğiz. Sermayenin kontrolündeki özel sağlık kuruluşlarında, diş hekimlerinin işçileştirilmesine karşı olmaya devam edeceğiz. Ülkemizde yaşanan sağlıkta şiddet vakalarına karşı, yasal önlemlerin titizlikle uygulanmasını yakın takibe devam edeceğiz. Diş hekimlerinin çalışma hayatında karşılaştıkları şiddet, mobbing vb. gibi mesleğimizi ve meslektaşlarımızı ilgilendiren pek çok sorunla mücadele etmeye devam edeceğiz.





Bilimsel ve teknolojik gelişmelerin ışığında tüm diş hekimlerinin ağız ve diş hizmeti sunumunda bilgilerini güncellemeye ve halkımızın nitelikli ağız ve diş sağlığı hizmetlerine ulaşmasını sağlamaya devam edeceğiz.”





Güler, tüm vatandaşların‘Toplum Ağız  Diş Sağlığı Haftası’nı,  meslektaşlarının ise   ‘22 Kasım Dişhekimliği Günü’nü  kutladıktan sonra, Prof. Dr. İlter Uzel’in Antik Mısır Uygarlığında bilinen ilk diş hekiminden Mezopotamya Uygarlığına, Orta Çağ İslam Uygarlığından Modern Diş Hekimliğinin Doğuşuna kadar temel bilim araştırmalarının içerdiği serginin açılışını konuklarıyla birlikte yaptı.





Serginin açılışının ardından katılımcılar,  Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün üst çene kemiği kalıbının kopyası, 1840’lı yıllarda kullanılan bir dişçiye ait dişçi koltuğu, eski tıp ve diş hekimlerinin kullandığı aletler, tıp tarihi kitapları ve makalelerden oluşan eserler ile diş hekimliğine ait orijinal ve taş baskı kitaplar, gravür ve resimlerin yer aldığı Prof. Dr. İlter Uzel Diş Hekimliği Müzesini gezdiler.



YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°