Doğa sinirlendi...

Doğa sinirlendi...

Doğa;

Kendini kirleten insanlarca nevruzun acımasızca kutlanmasına,

Kendini katledenlerin delirmişçesine birbirini alt etmeye çalışmasına,

Türkü söylenip halaylar çekilmesini beklerken kan kusmalarına...

Hayretle, acımayla bakındı, biliyor musunuz?

Aslında üstü kapalı da konuşmadı. Biz insanların anlayacağı dilde, çevirmene

gereksinim duyulmadan ders alınabilecek biçimde konuştu...

***

Dedi ki:

Bakınız, ben Adem’den Havva’ya bu güne değin doğmuş büyümüş herkese ev

sahipliği ettim.

Hiçbir zaman insanların birbirine düşmesi, birbirlerini öldürmesi, birbirini yemesi

kadar zoruma giden şey olmadı.

Yasak elma, hoş bir olaydı.

Habil ile Kabil’in birbirine düşmanlığı bağışlanmayacak bir suçtu.

İlerleyen yüzyıllarda onlarca savaşa, binlerce insanın can çekişirken akıttığı kana

tanıklık ettim.

Ama biliyor musunuz, yer yuvarlağında insanların zaman zaman azalması bile,

benim işimi unutturmadı.

Her yaşamını sürdüren kuşak için hep yeniden toparlanıp, yeniden dirildim.

Bana gereksinen canlıyı bir başına bırakmak, kirli bir ortamda solutmak hiç bana

göre değildi çünkü.

Çünkü ben canlının var olması içinim, yok olması için değilim...

***

Bir soluk alıp sözlerini sürdürdü:

Bakınız, ben bile zor soluyorum.

Ne bayramınız bayram, ne yasınız yas.

Neden böylesiniz alamıyorum; düşündükçe de kendimi yitiriyorum.

Soruyorum size, nevruz denince ne anlıyorsunuz siz?

Kış boyu dağların, ağaçların, tüm canlıların üzerindeki artılık!

Ama üşüten, ama donduran artılık!

Bunlardan kurtuluş gününüz, nevruz!

İlkyaza ilk adımınızı atmanız, nevruz!

Yapraksız, meyvesiz ağaçların dallarının yeşermesidir, nevruz!

Kuru, ayazdan başka konuğu olmayan toprağın törenle yeşermesidir, nevruz!

Nevruz, benim bayramımdır...

Bunda ne kötülük var, sorarım size;

Sokakları doldurup gülüp eğlenmenizi beklerken, kaşık sesine oynayıp zıplamanızı

beklerken, omuz omuza olup coşmanızı beklerken...

Silah, kurşun sesleri, kan, hırs, savaş...

Neler yapıyorsunuz siz söyleyin?

***

Bir de...

Hes’leriniz var ya, Hes’leriniz...

Daha üç­beş yıl önce derelerinizin, ırmaklarınızın üzerine konuşlatılan

Hes’lerinizin, o günden bu yana ‘bana’ verdiği zararı görmüyor musunuz?

Salt ‘bana’ verdiği ile kalmayıp ‘siz’ canlıların elinden neleri götürdüğünü

göremiyor musunuz?

Kapitalizmi ‘hep’ pis bulduğumu söylemeyi sürdüreceğim...

Kapitalizmin, ‘pisliğini’ üzerinize bulamasına izin vermediğiniz sürece

direnebileceğim...

Her şey ‘doğaya’ yön verebilen insana bağlı...

***

Doğa sinirlendi, biliyor musunuz?

Doğa, yaklaşan güneş tutulması öncesinde, tüm bilim adamlarının söylediklerinin

tersine sinirlendi.

Ellerini kollarını indirip diz çökmesine az kaldı, biliyor musunuz?

Oktay EROL

10.04.2016 20:35:09

YAZARLAR


VALİ KÖŞGER’DEN GÜVENLİ VE DÜZENLİ TRAFİK VURGUSU

NAZIM ALPMAN YAZDI/ DEVLET 1 MAYIS’A SAYGI GÖSTERSİN!

KUŞ GRİBİ YUMURTA FİYATLARINI ARTIRDI

KARNAVAL KOMİTESİNDEN MEKTUP VAR

ZEYDAN KARALAR’DAN MHP İL BAŞKANINA “SİNEK” CEVABI

YERLİ SUSAM İÇİN  YERLİ ÜRETİM HAMLESİ

ÇUKUROVA BELEDİYESİ TENİS TURNUVASI BAŞLADI

FATİH GÜLER GÜVEN TAZELEDİ

18 İLDEN 400 SATRANÇ SPORCUSU ADANA’DA YARIŞTI

CHP’Lİ BULUT: TASARRUFU SARAYDAN BAŞLATIN

SEYHAN NEHRİNDE GONDOLLA GEZDİLER

"YALANA VE ŞANTAJA ASLA BOYUN EĞMEYECEĞİZ"

CHP GERÇEĞİ YAYINLADI

ADANA’DA 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI KUTLAMASI

GÜNÜ FOTOĞRAFI:

RESMİ AÇILIŞISI HİSARCIKLIOĞLU YAPTI

CHP’DEN 23 NİSAN KUTLAMASI