DOĞRU: NARENCİYEDE YÜZDE 80’İN ÜZERİNDE KAYIP VAR
Manşet Haber 26.05.2020 14:08:31 0

DOĞRU: NARENCİYEDE YÜZDE 80’İN ÜZERİNDE KAYIP VAR

DOĞRU: NARENCİYEDE YÜZDE 80’İN ÜZERİNDE KAYIP VAR






Ülke genelinde olduğu gibi Çukurova’da da mevsim normallerinin üzerinde seyreden hava sıcaklığı narenciye ekili bahçelerde yüzde 80’in üzerinde ürün kaybına neden oldu. Adana Çitfçiler Birliği Başkanı Mutlu Doğru, çiftçilere “geçmiş olsun” temennisinde bulunurken, zarar tespiti için İlçe Tarım Müdürlüklerine başvurulmasını önerdi.









Başkan Mutlu Doğru, konuya ilişkin açıklamasında, geçtiğimiz hafta ülke genelinde yaşanan, mevsim normallerinin üzerindeki hava sıcaklıkları nedeniyle Çukurova’daki narenciye çeşitlerinden erkenci limon, mandalina, portakal ve bazı orta erkenci mandalina çeşitlerinde büyük oranda meyve dökümü yaşandığını bildirdi.





Yaptıkları ilk gözlemlere göre yaklaşık %80’in üzerinde meyve döküm zararı yaşandığına dikkati çeken Başkan Mutlu Doğru, “Ova genelinde bölge farkı olmaksızın her yerde zarara yol açan aşırı sıcaklar ve poyraz, narenciye üreticilerimizin henüz sezonun başındayken morallerinin bozulmasına sebep oldu” dedi.









Adana’da ekim alanları her yıl artan narenciyenin bazı çiftçiler için tek geçim kaynağı olduğunu vurgulayan Çiftçiler Birliği Başkanı Mutlu Doğru, “Bu durum çiftçi kadar bölge ve ülke ekonomisine de zarar vermiştir. Ülkemizin yaş sebze ve meyve ihracatında önemli bir yeri olan narenciyedeki bu zarar ihracatımızı da olumsuz etkileyecek, döviz girdimizde azalma yaşatacaktır” diye konuştu.





 Narenciye ekim alanlarının büyük bir bölümünün TARSİM (Tarım Sigortaları Havuzu) aracılığıyla sigortalı olmasına rağmen, aşırı sıcak ve poyraz  zararının kapsam dışı olmasının çiftçileri daha da zorda bıraktığının altını çizen Başkan Mutlu Doğru, şöyle devam etti:





“Geçen hafta TARSİM Genel Müdürümüz Sayın Serpil Günal ile yaptığım telefon görüşmesinde; oluşturdukları bilim kurulu aracılığıyla sıcak ve poyraz riskinin de incelenerek çalışma yapacaklarından dolayı memnuniyet duydum ve umarım bu risk de poliçeye eklenerek narenciye üreticilerimizin zararı karşılanır.”





Başkan Mutlu Doğru, sıcak ve poyrazdan zarar gören çiftçilerin büyük gelir kaybına uğrayacakları tahminiyle, bağlı oldukları Tarım İlçe Müdürlüklerine başvurarak zarar tespit raporu almaları önerisinde bulunarak, “ Bu zarar raporlarına göre zararın boyutu daha net ortaya çıkacak ve zirai kredi borçlarının ertelenmesi için gerekli girişimlerde bulunma şansımız olacaktır” bilgisini verdi.





Doğru, açıklamasının sonunda, sıcak ve poyrazdan zarar gören tüm üreticilere “geçmiş olsun” dileklerini iletip,  bu gibi sıra dışı iklim olaylarının tekrar etmemesi temennisinde bulundu.



YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°