Doğru
Manşet Haber 15.05.2013 18:12:32 0

Doğru'dan, Dinçer’e uyarı

Doğru'dan, Dinçer’e uyarı

Ak Parti Adana Büyükşehir Belediye Meclis Üyesi Abdullah Doğru, bir televizyonda Vali ve Bakanı eleştiren Başkan Vekili Aldırmaz’ın yeni olan Kent Konseyi Başkanı Cengiz Dinçer’i meclis kürsüsünde eleştirdi.

abdullahdogru_akpAkdeniz Televizyonu'nda canlı yayına katılan Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Zihni Aldırmaz'ın yeğeni, danışmanı ve Kent Konseyi Başkanı Cengiz Dinçer'in hangi sıfatla belediye adına konuştuğunu soran Ak Parti Büyükşehir Belediye Meclis Üyesi Abdullah Doğru, ‘kimsin sen?' diye sordu.

Adana Büyükşehir Belediye Meclisinin bugünkü oturumunda gündem dışı söz alan Ak partili Meclis Üyesi Abdullah Doğru, Sivil toplum örgütü başkanı olarak Cengiz Dinçer'in konuşmalarına dikkat etmesi gerektiğini belirterek, Cengiz Dinçer'in belediye adına konuşamayacağını söyledi. Abdullah Doğru, “Sen kimsin ki Valiyi, bakanı eleştiriyorsun. Bu yetkiyi kimden alıyorsun? Senin görevin danışmanlık ve rapor hazırlamak. Haddini aşma. Haddini aşarsan sana haddini bildirirler. Bu şehre daha kötülük yapmayın” şeklinde konuştu.

Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Zihni Aldırmaz, Ak parti Meclis Üyesi Abdullah Doğru’dan sonra yaptığı konuşmasında, Cengiz Dinçer'in salonda bulunmadığını, cevap hakkının olmadığını ifade etti,. Aldırmaz, “Yetki aşılması diye bir şey söz konusu değil. Kendisi Belediye başkan danışmanı ve sivil toplum örgütü başkanıdır. Kendisine soru soruldu. Cevap verdi. Herkes konuşsun. Konuşan insandan zarar gelmez.” Yanıtını verdi

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°