Doğum kontrolde efsanelere inanılıyor
Manşet Haber 30.03.2016 21:47:08 0

Doğum kontrolde efsanelere inanılıyor

Doğum kontrolde efsanelere inanılıyor

Türkiye’nin yüzde 30’unun doğum kontrol yöntemleri konusunda hala efsanelere inandığı bildirildi. Yapılan bir ankete göre, her 10 kişiden 3’ü doğum kontrolü konusunda efsanelere ve doğru bilinen yanlışlara inanıyor. Her 10 kişiden 3’ü doğum kontrolü konusunda bilgi sahibi olmadığını, 5’i orta seviyede bilgi sahibi olduğunu ve yaklaşık 2’si de yeterli ölçüde bilgili olduğu ortaya çıktı. dogum_kontrol

Kadın Sağlığı TV Doktorlarından Prof. Dr. Kutay Biberoğlu, Türkiye’de doğum kontrol yöntemleri hakkında, bilincin oluşması için gidilecek çok yol olduğunu ifade etti ve şöyle konuştu:

'Son yıllarda aile planlaması yöntemlerindeki azalma, nüfus artış hızının artışı ile sonuçlanmıştır. Türkiye nüfusunun bazı Avrupa ülkelerindeki sıfır nüfus artışı gibi bir sorunu hiç olmamıştır ve olmayacaktır da. Mevcut artış hızı ile Türkiye nüfusunun 2050 yılında 95 milyon olacağı öngörülmektedir. Türkiye verilerine göre yöntemlerin dağılımına bakıldığında, evli kadınlarda geri çekme yönteminin 1983 yılından beri %25-26 oranıyla en sık kullanılan yöntem olduğu görülüyor. Aslında bu bir korunma yöntemi değildir çünkü bunu uygulayan dört kadından birisi gebe kalıp kürtaj olmak zorunda kalır. Yaklaşık  dört kadından biri ise hiçbir korunma yöntemi uygulamıyor. Diğer bir deyişle Türk kadınlarının yarısı pratik olarak gebelikten korunmuyor. Rahim içi araç kullanımı 1990’lar ve 2000’li yılların başında %20 oranında uygulanmaktayken, 2008 yılında %17, 2013 yılında %16,8’e düşmüştür. Doğum kontrol hapları 1970 ve 1980’lerde %6 ile 8 oranında, 2000’li yıllarda %5, en son 2013 yılında ise %4,6 oranlarında kullanılmaktadır'dogum-kontrol-hapi-ve-adet-duzensizligi

Ankette katılımcılara yöneltilen “Kullanacak olsanız, aşağıdaki doğum kontrol yöntemlerinden hangisini tercih ederdiniz?” sorusuna verilen cevaplar, bu istatistikleri doğrular nitelikte: Prezervatif (%30.25), Doğum Kontrol Hapları (%28.40), Spiral (%15.55), Geri Çekilme (%13.40), Sterilizasyon (%5.42), Diğer (%4.52), Takvim Yöntemi (%2.46).

Prof. Biberoğlu en etkili doğum kontrol yöntemleriyle ilgili de şu bilgileri verdi:

'Kadınlar için olan doğum kontrol yöntemleri arasında %100’e yakın koruma sağlayan spiraller, tüp bağlanması, gebelik önleyici iğne gibi uygulamaların yanı sıra, bunlardan daha kolay kullanımı olan ve yine doğru kullanıldığında %100’e yakın koruma sağlayan doğum kontrol hapları yer alır. Bu yöntemleri %70 ile 90 arasında koruma oranına sahip diyafram, kadın kondomu ve spermisit takip eder. Erkeklere ait doğum kontrol yöntemlerine değinecek olursak, sperm taşıyan kanalları ameliyat ile geri dönülmez bağlama yöntemi olan vazektomi ile korunma %100’e yakın korurken prezervatif (kondom) ile kaza gebeliği oranları %20’ye yakındır.'

%30 erkek, %70 kadın olmak üzere toplam 23.427 kişinin katıldığı online anketin 19-80 arasında değişen katılımcı profilinin yaş ortalaması 27 olarak hesaplandı. En yüksek katılım İstanbul’dan gelirken ardından Ankara, İzmir, Adana ve Antalya gibi büyük şehirler takip etti. Büyük şehirleri takip eden illerin başsında ise Bursa, Kocaeli, Afyon, Amasya ve Balıkesir geldi.

Efsanemigercekmi.com’da 23.427 kişinin yanıtladığı ankette doğum kontrol yöntemleriyle ilgili bilinen yanlışlar şaşırttı!

Ankete katılan 10 kişiden 6’sı doğum kontrol haplarının kilo aldırdığına inandığını söylese de  bilimsel veriler bunun şehir efsanesi olduğunu ve doğum kontrol haplarının kilo aldırmadığı kanıtlıyor. Doğum kontrol haplarının az bilinen diğer faydaları arasında sivilceleri ve tüylenmeyi azaltması, adet öncesi gerginliği tedavi etmesi ve adet ağrılarını azaltması yer alıyor.

Katılımcıların %15’i cinsel ilişkiden sonra hemen banyo yapıldığında gebeliğin engellendiğini zannediyor, oysa bu da bir şehir efsanesi ve banyo yapmak gebeliği önlemiyor. Prof. Biberoğlu konuyla ilgili banyo yapmanın içeriye girişi artırarak gebelik şansını artırabileceği konusunda herkesi uyarıyor ve ekliyor: 'Halk genelde ilişkiden hemen sonra ayağa kalkıp vajinayı yıkayarak gebeliği engellediğini sanıyor, oysa erkek boşaldıktan sonra saniyeler içinde zaten spermler içeriye çoktan girmiş oluyor.'

 

Sıkça merak edilen bir diğer konu ise yeni doğum yapmış annelerin emzirme döneminde gebe kalıp kalamayacağı yönünde. Emzirme dönemindeki kadınlar da gebe kalma riski taşıyor ve anket, toplumun büyük kısmının bu konuda doğru bilgiye sahip olmadığını kanıtlıyor. Prof. Biberoğlu sadece yoğun emziren kadınların doğum sonrasındaki ilk 6 haftada emniyette olduğunu belirtiyor.

Ülkemizde çoğunlukla tercih edilen geri çekilme yöntemini kullanan kadınların 4’te 1’i ilk yılda gebe kalırken, ankete katılan katılımcılarının yüzde 80’inden fazlası bundan haberdar olduğu söylüyor.

Ankete katılan 10 kişiden 4’ünden fazlası modern doğum kontrol yöntemleri arasında bulunan spiralin cinsel ilişki sırasında hissedildiği efsanesine inanıyor.

Doğum kontrol haplarıyla sıkça karıştırılan ertesi gün haplarının ise bir alternatif korunma yöntemi olarak düzenli kullanılabileceğini düşünenlerin oranı %39’larda seyrediyor. Oysa ertesi gün hapları sadece acil durumlarda kullanılabilir, düzenli olarak kullanılması son derece sakıncalıdır. Prof. Biberoğlu kadınları uyarıyor: 'Bazı kadınlar sadece ilişkide bulundukları gün doğum kontrol hapı alınacağını zannediyor ve bu nedenle gebe kalıyor. Güncel, modern hapların içindeki hormon dozları çok düşük olduğu için hapların ilk birkaç ayında lekelenmeler olabilir. Hapı kesmemek, biraz sabırlı olmak gerekir.'

Prof. Dr. Kutay Biberoğlu son olarak korunma yöntemleriyle ilgili önemli bir noktanın altını çizerek, 'Korunma yöntemlerinin kadınlar tarafından kullanılması, kendi öz sağlıkları için çok gereklidir. Her bir gebelik, ister istemli olarak sonlandırılsın, ister düşük ya da doğumla sonlansın kadın sağlığı için sağlık riskleri taşır. Gebeler, gebe olmayan kadınlara göre önemli ölçüde kanama, enfeksiyon ve damar tıkanması, hayati bir organa pıhtı atma ve sonuç olarak ölüm riski taşır. Bu nedenle kadın sağlığı için her gebelik risk taşır. Kadınların her gebeliği ve doğumu, kendi hayatlarını tehlikeye attıkları için bir fedakarlıktır. Kendi canını seven bir kadın, kendisinin ve eşinin hayatına önem veren bir eş, ancak gerçekten istedikleri sayıda çocuk sahibi olmak için bu riskleri göze almalıdırlar' dedi.

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°