Ne “iktidarın” bu çabasız tutumunu anlamak olası, ne de dolar kurunun yükselmesi konusunda açıklama yapmaması bir erdem saymayı…
Topu alan içine almak isteyen yok!
Tüm oyuncular karşılaşmaya hazırmış gibi yapıyor, ellerini/ kollarını sallıyor, öte/ beri koşuyor, ancak topun ne zaman/ nereden/ nasıl/ hangi hızla geleceği konusunda ne bir bilgi/ ne bir merak/ ne de bir çaba var!
Ama tribünler dolu, herkes ayakta, merakla tuttuğu takımın yapacağı atakları izlemek istiyor!
Aslında top görülüyor, hemen taç çizgisinin dışında!
Ne biri topu almak, ne de içeri koymak için çaba harcıyor!
Oyuncular ha bre zıplıyorlar, oldukları yerde…
Ha bre hakemler miskinler ocağına düşmüşler gibi edilgen…
Ama izleyici ayakta! Eskiden olsa Toroslara değin uzanırdı haykırmalar, birçok sorunu da çözerdi, karşılaşmanın heyecanı vardı…
Şimdi her şey acı, şimdi her şey bungunluk, şimdi her şey karabasan gibi…
***
Daha öncekilerde böyle olduğu bilinmiyor gibi, her gece yarısı değişimlerinde alım gücüne/ emeğe/ yaşama/ umuda ilişkin kaygılar çoğalmıyor gibi…
Merkez Bankası ya “çokbilmişlikten”, ya da “bilene” uymuşluktan dolayı indirdiği faiz indirim sonrasında yurttaşın yaşadığı daralmadan haberleri var mı bilmiyorum!
O gün bugündür doların ne denli yükseldiğini görmemek için kafalarını kuma daldıranlar, bu ülkede yaşanan tusunamilerden daha çok, komşulardaki mini sarsıntıları dillerini dolayanlar, tüm daralmaların nedenini “dış güçler” bağlamında değerlendirme bilgisizliğini gösterenler…
Hiç ay sonunu nasıl getireceği konusunda korkuları olan tanıdıkları yok mu?
Bu denli mi bu toplumdan, bu yaşananlardan, bu doyumsuzluktan uzaktalar?
Anlatırlarsa duymak istiyorum gerçekten!
***
Bugün, hep kazanan yerde olmakla övünen, bu tutumun geçerliliğini savunan yandaş gazeteci Mehmet Barlas, şunları yazmış:
“Amerikan ekonomisi şu anda dünyanın en borçlu ekonomisi. Ancak dolar basan makineler, Amerika'nın elinde olduğu için adeta oyun oynuyorlar.”
Sabah saatlerini çoktan geçtik, ama yine “gün-aydın olsun” demek gerekiyor!
Günlerdir, aylardır, belki geçtiğimiz yıllarda da bu türden açıklamalar yapılmamış, yeni bir olguymuş gibi “Amerikan ekonomisi dünyanın en borçlu ekonomisi” diyor.
Söylemediği daha çok “şey” e var aslında…
Dün Halk TV’de Emin Çapa grafiklerle yer verdi! Dolar değer kazanmıyordu, dünyanın en güçsüz bilinen ülkelerinde öyle sözü edilebilir düşüş olmazken, TL akıl almaz biçimde değer yitiriyordu!
Doların ülkesi ABD ile, dünyanın diğer ülkelerinin olmadığı hangi “bağ” bunun nedeniydi, bunlar; karşılıklı anlaşma mıydı, danışıklı dövüş müydü, yurttaşın yaşadığı bu anlaşılmaz çöküntünün/ doyumsuzluğun/ yalnızkalışın nedeni neydi?
“İktidarın” arkasına düşüp, yaşananları göz ardı ederek algı oluşturmayı sürdürmeler bitmeli artık!
Barlas, yazısında “Türk ekonomisi ile TL’nin, ABD Doları’na” bağlılığının ne zaman biteceğini soruyor!
Eski bakan Berat Albayrak “maaşı dolarla mı alıyorsunuz” dediğinde susma gereği “haklarını” kullananlar, şimdi “pahalı dolar”; yaşamın pahalılaşmasına neden oluyor, ekonomi rakamları ne denli övülürse/ övülsün dolar yükselince her şey havada kalıyor, diyorlar!
Yeniden “gün-aydın olsun”, diyecektim ki son tümcesi tam bir karabasan, şöyle: asla doların ya da Amerikan ekonomisinin “esiri” olmayacağız!
Ne duruluyor, haydi gösterin, yurttaşın dayanacak gücünü sınamayın artık!
***
Bir şey varmış gibi, gece yarılarına değin süren tartışma izlencelerine takılıyorum.
CNNTürk’de Muharrem İnce vardı, karşısındakiler, haftanın birkaç günü gördüğümüz isimler. Günlerdir konuştukları konuları yeniden/ biraz daha anlaşılmazlaştırarak/ sözde izleyiciye katkı sağlamak amacıyla sorular soruyorlar İnce’ye…
İnce, soruların yanıtlarını “hep” ekonomiye dayandırarak “iktidara” getiriyor!
Bu CNN, rahatsızlıkları, tartışma sürecinde kendini iyice gösterince, katılımcılardan biri “her şeyi iktidara dayandırıyorsunuz” diyor; nedeni belirsiz, oralara uğramasın mı denilmek isteniyor, yirmi yıldır yaşamın her alanında etkisini gösteren bir “iktidara” dokunulmasın mı isteniyor?
Bu arada, ekranın altında bir son dakika haberi: Merkez Bankası’nda üç bürokrat görevlerinden alındı, yerlerine…”
Haberin hemen yanında döviz, altın, borsada son durum; doların 9.03’den 9.12 yükselmesinin anlamını biri çıkıp açıklamalı! Şu an 9.15…
Yıllardır, her kur artışında/ alan dışında kalan top sorumlu tutularak, “topun” orada tutulmasının gerekçelerini görmezden gelmek, bugün bunları yaşatıyor!
Bunu anlayamamak, ya da anlaşılıyorsa bile kurtuluş yolları aramamak yurttaşın “dayanak” yerlerini acıtıyor; “iktidar”, düşüş eğilimi içinde olduğunu bilmiş olsa bile, yirmi yıldır verilen güvenin bedeli olarak sorunu çözmek için uğraştan ödün vermemeli…
