DOMİNİKLİ KADINLAR

DOMİNİKLİ KADINLAR

Soru “Demokratik yolla görevinden ayrılan diktatör var m?”
Cevap :“Tam olarak değil ama var.”
Dominik Başkanı Rafel Trujillo. Tarihinin en kanlı diktatörlerinden biri. Askeri darbe ile geldi; referandumla devlet başkanı oldu. Sonra devletin başına çöreklendi. Tam 31 yıl. Hep ABD desteğiyle iktidarda kaldı; beslediği burjuva sınıfı tarafından desteklendi, işlediği tüm cinayetlere, ihlal ettiği tüm insan haklarına göz yumuldu. Ülke ekonomisinin çöküşü yolsuzluğu da beraberinde getirmiş, etrafında sadece yakın ailesi ve besleme iş adamları kalmıştı.
Devlet Başkanlığı kesmemiş kendini “şef” ilan etmişti. Narsisizmi yüzünden ülkedeki şehirlerin, dağların isimlerini, kendi adıyla değiştirmiş, karşıt görüşleri kanla bastırmış muhaliflerin hepsi ya tutuklanmışlar, ya da “faili meçhul” olarak katledilmişler.
Diktatörlüğü boyunca 50.000 kişinin katlinden sorumlu.
Doğal olarak halk gizli örgütler kurmaya başlanmıştı. Bunlardan biri “Kelebekler”. Mirabal kardeşler olarak bilinen üç cesur kadın tarafından kurulmuştu. Eşit insan hakları ve demokrasi için kendi canlarını kaybetme pahasına mücadele veren Mirabal kardeşler ve eşleri, Trujillo tarafından terörist ilan edildi, vatan haini oldukları ve ülkenin bütünlüğüne zarar verecekleri gerekçesiyle defalarca tutuklandı. Mallarına, mülklerine el konuldu Trujillo’ya göre ülkenin en büyük iki sorunu Kilise ve Mirabal kardeşlerdi.
Bir gün hapishanedeki eşlerini ziyaretten dönen Mirabal’ın aracı durduruldu ve eli sopalı Trujillo yandaşları tarafından dövülerek öldürüldü, cesetleri arabalarıyla bir uçurumdan aşağı atıldı. Polis trafik kazası dedi.
Trujillo, Mirabal kardeşleri öldürerek, problemi halledeceğini sanmıştı ama halk ayaklanmıştı bir kere. Ayaklanmalar hızlanınca ABD Trujillo’dan desteğini çekti ve 30 Mayıs 1961’de Trujillo bir suikast ile öldürüldü.
Şubat 1963’de ise Dominik Cumhuriyeti yıllar sonra ilk defa demokratik bir oylamayla hükümetini seçti.
Mirabal kardeşlerden, o gün, o arabada olmadığı için sağ kalan Dedé Mirabal hayatını bu üç kadının kahramanlık hikâyesini anlatmaya adadı. “Mirabal Kardeşler Vakfı” ve “Mirabal Kardeşler Müzesini” kurdu.
1981’den beri, 25 Kasım, Kadına Karşı Şiddetle Mücadele Etme Günü olarak anılıyor ve bugün, kadın dayanışmasının bir kaybı ama aynı zamanda bir kazanımı olarak kabul ediliyor.
Dünyanın çeşitli yerlerinde bugün için eylemler, yürüyüşler ve kongreler düzenliyor. 1999’da ise Birleşmiş Milletler bugünü resmi olarak “Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslar Arası Mücadele Günü” ilan etti.
HAYDİ BAKALIM
• DÜN DOMİNİKLİ KADINLAR; BUGÜN İRANLI KADINLAR.

• YOLUNUZ AÇIK OLSUN. BAŞARILAR.

25.04.2024 BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

İfral TURGUT

28.09.2022 01:44:32

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.


VALİ KÖŞGER’DEN GÜVENLİ VE DÜZENLİ TRAFİK VURGUSU

NAZIM ALPMAN YAZDI/ DEVLET 1 MAYIS’A SAYGI GÖSTERSİN!

KUŞ GRİBİ YUMURTA FİYATLARINI ARTIRDI

KARNAVAL KOMİTESİNDEN MEKTUP VAR

ZEYDAN KARALAR’DAN MHP İL BAŞKANINA “SİNEK” CEVABI

YERLİ SUSAM İÇİN  YERLİ ÜRETİM HAMLESİ

ÇUKUROVA BELEDİYESİ TENİS TURNUVASI BAŞLADI

FATİH GÜLER GÜVEN TAZELEDİ

18 İLDEN 400 SATRANÇ SPORCUSU ADANA’DA YARIŞTI

CHP’Lİ BULUT: TASARRUFU SARAYDAN BAŞLATIN

SEYHAN NEHRİNDE GONDOLLA GEZDİLER

"YALANA VE ŞANTAJA ASLA BOYUN EĞMEYECEĞİZ"

CHP GERÇEĞİ YAYINLADI

ADANA’DA 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI KUTLAMASI

GÜNÜ FOTOĞRAFI:

RESMİ AÇILIŞISI HİSARCIKLIOĞLU YAPTI

CHP’DEN 23 NİSAN KUTLAMASI