DON, GÖMLEK, ATLET MUHABBETİ

DON, GÖMLEK, ATLET MUHABBETİ


Başlığa yerleştiremedik, birde racon muhabbeti vardı.

Seksen öncesi evlerin sıra, sıra yerleşke olduğu zamanlar,yani mahalle kültürünün zirve yaptığı zamanlar.

evler sıra, sıra olunca herkes, herkesi sinema gibi izler dururdu.

ayıpların gece sessiz sedasız nasıl yaparız diye herkesin bilim adamı kimliğine girdiği anlardı o anlar.

45 derece sıcaklarda, damlarda yattığımız zaman, yan damın komuşusuyla muhabbetin dibine vururduk.

hal böyle olunca,yemek muhabbetide oralarda zirve yapardı.

sende olmayan malzemeyi komşundan almak ayıp sayılmaz, bilakis almazsan kırılırdı komşu.

şimdi al bakalım birinden bir şey, bak nasıl rezil ediyor seni.

Acı biberin varmı komşu, turşumu o? 'allah aşkına buyur'.

hava sıcak, yatmakta o Damda vukuu buluyor, o yüzden altta çizgili pijama, üstte atletle oturmak kreasyonun dibine vurmak olsa gerek.

e, kadın var, kız var öyle olurmu demek komşuluk bağına hakaret olurdu, birinin kızına yan bak bakalım, saldırının nereden geldiğini anlayamazsın.

hale bir gün,

aşağıda silah sesleri geldiğinde, çat,çat,çat memet amca elinde tahrayla aşağı bir fırlamış, kendide sonra gülmüştü haline, altında çizgili pijama, üstünde atletle karakola ifadeye gittiğinde düşünün muhabbeti?

yok, yok Cem Yılmaz'ın stand up'ından kareler değil bunlar, gerçek Adana Dam muhabbetleri bunlar.

işte Kemal Kılıçdaroğlu'nun bahsettiği Adana, Mersin, Antep, Hatay insanı böyle yer yemeğini dediği budur.

* * *

Adana'nın köy hasatlarını ömründe görmeyenler Adana insanının yaşam biçimini bilemez.

genelde hasat haziran'la ağustos ayında olur, yani Buğday, ayçiçek, Pamuk bu aylarda hasat edilir, tarlalarda ne yenir, ne içilir yada nasıl kıyafet giyilir şimdi o don, gömlek, atlet muhabbeti yapanlar bilirmi?

helede enseye mendil yerleştirip o sıcaktan korunan varmı?

yemek bulgur pilavı, yanınada kuru soğanı kırdınmı 'gelde yanıda yat' öğle yemeğinin.

ıııı, kokar diyenler, ne anlarsınız helal kazançtan, ne anlarsınız namuslu kazançtan, işte o kokandır halkı, halk yapan.

racon dedimde, gidin bakalım kocavezir'in oralarda racon nasıl kesiliyor görün bakalım.

Ha,

unutuyordum geçen hafta Necati Demirel abimiz kafasına sıktı, merak ediyorsunuz değilmi Necatide kim diye?

büyük bir narenciye tüccarı, iflas etti, Devletin politikaları yüzünden ve Bankalara borçlandı, aslında oda herkes gibi yapıp Bankaları dolandırabilirdi, Bankaları dolandırmak moda olmuş ülkede.

racon dedikte, ona çocuklarına şerefsizce yaşamaksa kafasına sıkmak düşerdi öylede yaptı.

Namus, gurur , şeref, haysiyet işte Adana'lının raconuda bu, bence siz geçin bu Don, atlet muhabbetlerini, bize yaşanacak bir Ülke verin, bize özgürlük verin, bize çocuklarımıza vereceğimiz şereflice bir hayat için ekonomik yaşamı sağlayacak olaylar verin.

Yoksa o muhabbetleri canlı yaşayanlar bizlere sahte kelimelerle kandırmaya çalışmayın, biz onları yaşayalı çoook uzun zaman oldu.

Süleyman YALÇIN

27.08.2017 12:40:54

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.


VALİ KÖŞGER’DEN GÜVENLİ VE DÜZENLİ TRAFİK VURGUSU

NAZIM ALPMAN YAZDI/ DEVLET 1 MAYIS’A SAYGI GÖSTERSİN!

KUŞ GRİBİ YUMURTA FİYATLARINI ARTIRDI

KARNAVAL KOMİTESİNDEN MEKTUP VAR

ZEYDAN KARALAR’DAN MHP İL BAŞKANINA “SİNEK” CEVABI

YERLİ SUSAM İÇİN  YERLİ ÜRETİM HAMLESİ

ÇUKUROVA BELEDİYESİ TENİS TURNUVASI BAŞLADI

FATİH GÜLER GÜVEN TAZELEDİ

18 İLDEN 400 SATRANÇ SPORCUSU ADANA’DA YARIŞTI

CHP’Lİ BULUT: TASARRUFU SARAYDAN BAŞLATIN

SEYHAN NEHRİNDE GONDOLLA GEZDİLER

"YALANA VE ŞANTAJA ASLA BOYUN EĞMEYECEĞİZ"

CHP GERÇEĞİ YAYINLADI

ADANA’DA 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI KUTLAMASI

GÜNÜ FOTOĞRAFI:

RESMİ AÇILIŞISI HİSARCIKLIOĞLU YAPTI

CHP’DEN 23 NİSAN KUTLAMASI