Dövize Endeksli Konutları Sordu
Manşet Haber 11.08.2015 19:41:46 0

Dövize Endeksli Konutları Sordu

Dövize Endeksli Konutları Sordu

CHP Adana Milletvekili İbrahim Özdiş, son dönemlerde dövizdeki artışla gündeme gelen konut satışlarını TBMM gündemine taşıdı.

İbrahim Özdiş, TBMM Başkanlığına Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi tarafından yazılı olarak cevaplandırılması istemiyle önerge verdi. Özdiş, bankaların dövize endeksli konut kredilerinden yararlanarak konut alan vatandaşlarımızın zaman zaman yükselen döviz endeksleri karşısında mağdur olduğunu ifade ederek,”Ev sahibi olma hayalleri ile borçlanan vatandaşlarımız bırakın ev sahibi olmayı, dövize endeksli kredi ile aldıkları evlerini kaybettikleri gibi bütün mal varlıklarını da kaybederek mağduriyet yaşamaktadırlar.” dedi.

CHP Adana Milletvekili İbrahim Özdiş’in  Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi’den yazılı yanıt istediği sorular şöyle:

“1-Ülkemizde 2003 – 2015 yılları arasında dövize endeksli konut kredisi kullanmış kaç vatandaşımız vardır? Bu kullanılan kredilerin miktarı Dolar ($) cinsinden ne kadardır?

2-Bu krediyi alıp, ekonomik dalgalanmalar sonucu ödemede zorluk çeken, icraya ve hacze düşen var mıdır? Var ise kişi sayısı nedir?

3-Bu vatandaşlarımızın mağduriyetini gidermek amacıyla, dövize endeksli kredilerin herhangi bir ekonomik krizden etkilenmemesi için yaptığınız bir çalışma var mıdır? Var ise bu çalışmalar nedir ve hangi aşamadadır?”

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°