Dünya Literatürüne Geçti
Manşet Haber 18.08.2015 11:52:37 0

Dünya Literatürüne Geçti

Dünya Literatürüne Geçti


Çukurova Üniversitesi  Diş Hekimliği Fakültesi Güncel Teknolojilerle Hastalara Hizmet Veriyor.





Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) Diş Hekimliği Fakültesi Protetik Diş Tedavisi Kliniği güncel teknolojileri kullanarak bölge halkına hizmet veriyor. 40 yılı aşan geçmişi ve güçlü akademik kadrosu ile Türk ve dünya bilimine katkı sağlayan Çukurova Üniversitesi güncel teknolojileri de bölge halkının kullanıma sunmaya devam ediyor…





Tamamen Tabakalı Üretime Geçen Türkiye’deki İlk Birkaç Fakülteden Biri





Çukurova Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi’nde sabit protez olarak bilinen kron-köprü (kaplama) restorasyonlarında sıklıkla kullanılan metal destekli seramik restorasyonların metal altyapısının üretiminde tabakalı üretim teknolojisi kullanılıyor. Son teknoloji ile hastalarına hizmet veren ÇÜ Diş Hekimliği Fakültesi klinik uygulamada tamamen tabakalı üretime geçen Türkiye’deki ilk birkaç Fakülteden biri olarak bu alanda öncülük ediyor.





Dünya Literatüründe Bu Konuda Yapılan İlk Bilimsel Çalışma Doç. Dr. Yurdanur Uçar ve Ekibine Ait





Çukurova Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Yurdanur Uçar ve ekibi tarafından araştırılan Tabakalı Üretim Teknolojisi dünya literatürüne bakıldığında bu konuda yapılan ilk bilimsel çalışma olarak da yer alıyor. Doç. Dr. Yurdanur Uçar ve ekibi tarafından gerçekleştirilen bilimsel çalışmalardan elde edilen olumlu sonuçlar doğrultusunda Diş Hekimliği Fakültesinde 1 Ocak 2015 tarihinden itibaren insan eli değmeden bilgisayar teknolojisi kullanılarak hızlı üretimle elde edilmiş restorasyonlar kullanılıyor.





Kron-Köprü Protezlerinin Üretim Süresinin Birkaç Saate İndirgenmesi Hedefleniyor.





Bunun dışında metal altyapısı olmadan sadece seramikten elde edilen kron köprülerin yapımında kullanılan kazıma yöntemi ile elde edilmiş estetik restorasyonların üretimi ise Çukurova Üniversitesi Rektörlüğü’nün desteği ile alınacak olan CAD/CAM cihazı sayesinde Fakülte bünyesinde hastalara hizmet verecek.





Geleneksel yöntemler kullanıldığında yapımı birkaç hafta süren kron-köprü protezlerinin üretim süresi, alınacak bu yeni cihaz ile belirli hastalarda birkaç saat kadar kısa bir süre içerisinde tamamlanabilecek.





Restorasyonların yapımı sırasında geleneksel yöntemler kullanılmaksızın, ölçü alınması da kron-köprülerin üretimi de bilgisayar ve CAD/CAM cihazı (kazıma teknolojisi) kullanılarak gerçekleştirilecek.





Fakülte öğrencilerinin de protez eğitimi sırasında bu cihazı kullanarak hasta tedavi etmeleri sağlanarak bu sayede Çukurova Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi’nden mezun olan her hekimin güncel teknolojileri kullanarak protez tedavi hizmeti sunmayı öğrenmesi sağlanacak.












YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

31° / 16.7°