DÜNYA ŞAMPİYONU BOĞAZ’DA KULAÇ ATACAK
DÜNYA 20.07.2016 00:27:07 0

DÜNYA ŞAMPİYONU BOĞAZ’DA KULAÇ ATACAK

DÜNYA ŞAMPİYONU BOĞAZ’DA KULAÇ ATACAK

Trkiye Milli Olimpiyat Komitesi (TMOK) tarafından bu sene 24 Temmuz’da düzenlenecek 28. Samsung Boğaziçi Kıtalararası Yüzme Yarışı'nın onur konuğu, Avustralya’lı şampiyon yüzücü Shelley Taylor-Smith olacak.

Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi tarafından ‘Herkes İçin Spor’ temasına uygun olarak düzenlenen geleneksel yarışın 28’ncisi 24 Temmuz 2016 Pazar günü İstanbul Boğazı’nda yapılacak. Anadolu yakasında Kanlıca’dan başlayarak, Avrupa yakasında Kuruçeşme’de sona erecek olan yarış, Türkiye’nin ve İstanbul’un tanıtımı açısından da özel bir önem taşıyor. Bu sene Türk ve yabancı olmak üzere toplam ikibini aşkın yüzücü Boğazın serin sularında mücadele edecek.

Yarışın bu sene en çekici ismi, ünlü yüzücü Shelley Taylor-Smith olacak. Avustralyalı şampiyon yüzücü Shelley Taylor-Smith, 7 kere Dünya Maraton Yüzme Şampiyonu oldu (1988-1995), FINA Dünya Şampiyonasında 25 km.’de hem bireysel hem de takım olarak toplam 4 altın madalya kazandı. 15 kez Dünya Maraton Yüzme Yarışı’nda rekor kırdı ve 10 rekoru hala kırılamadı.  1994’de Manş Denizi’ni geçen ilk Batı Avustralyalı yüzücü oldu. 1997 senesinde Mans Denizi’nde üçlü geçişi (triple) takım olarak gerçekleştirdi. 5 kez Manhattan Island Yüzme Maratonu’nu kazandı. 1995’de 48 km.’yi 5 saat 45 dakikada yüzerek Dünya Rekorunu kıran Taylor-Smith, 2 kere Guiness Rekorlar Kitabına girdi. Günümüzde, ‘Dünya Açık Su Yüzme Kuruluşu (WOWSA)’nun Direktörü olarak görev yapmaktadır.

22 Temmuz’da gerçekleştirilecek, 28. Samsung Boğaziçi Kıtalararası Yüzme Yarışı’nın Basın Toplantısı ve Basın Ödül Töreni ile İstanbul programına başlayacak olan Taylor-Smith, 23 Temmuz'da İstanbul Boğazı’nda Kuruçeşme’de özel bir yüzme gösterisi yapacak, 24 Temmuz Pazar günü de Samsung Boğaziçi Kıtalararası Yüzme Yarışı'nda da 6,5 kilometrelik zorlu parkurda yüzecek.

BENZERSİZ BİR YARIŞ, EŞSİZ BİR DENEYİM

Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi (TMOK) Başkan Yardımcısı ve Boğaziçi Organizasyon Komitesi Başkanı Nihat Usta yaptığı değerlendirmede, “Samsung Boğaziçi Kıtalararası Yüzme Yarışı tarihi bir ortamda yapılıyor ve dünyada başka bir örneği yok, eşsiz bir deneyim. Böyle olduğu için de her yıl üstüne koyarak popülerliğini artırıyor. TMOK'un hedefi özellikle olimpik değerlerin halk tarafından benimsenmesidir. Birlik, dostluk, barış, fair play bunu da iyi şekilde yapmak, dünyanın değişik ülkelerindeki insanları bir araya getirerek kaynaştırmaktır. 61 ülkeden her yaştan yüzücü 24 Temmuz'da bir araya gelecek. Bu organizasyonla hem ülkemizi hem İstanbul'u hem yüzme sporunu tanıtıyoruz“ diye konuştu

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

31° / 16.7°