Dünya sineması Altın Koza’da
Manşet Haber 14.09.2012 23:43:26 0

Dünya sineması Altın Koza’da

Dünya sineması Altın Koza’da

Adana(Ulus)-- Büyükşehir Belediyesi tarafından 17-23 Eylül tarihleri arasında yapılacak 19. Altın Koza Film Festivali, dünya sinemasının en seçkin örneklerini seyirciyle buluşturmaya hazırlanıyor.
Bu filmlerden en merakla bekleneni hiç kuşkusuz Michael Haneke’nin, Cannes Film Festivali’nde büyük ödül, Altın Palmiye’yi kazanan filmi AŞK (Amour). Jean-Louis Trintignant, Emmanuelle Riva ve Isabelle Huppert’in önemli rollerini paylaştığı film, yıllarını birlikte geçirmiş yaşlı bir çiftin dokunaklı hikâyesini anlatıyor.
İranlı üstad Abbas Kiarostami ikinci kez ülkesi dışında, bu kez Japonya'da çektiği yeni filmi SEVMEK GİBİ (Like Someone in Love) Türkiye’de ilk kez Adana’da izleyiciyle buluşacak. Eskortluk yapan öğrenci bir genç kız, sevgilisi ve yaşlı bir adam üçgeninde gelişen filmde toplumsal değerler ve roller gibi üstadın bildik temalarını yakalayacaksınız.
Şehir dışına, Avusturya'nın yeşil dağlık bölgesinde bir köy evine tatile giden genç kadın, kendisini gerçekten de görünmez duvarlar arasında, vahşi doğada yapayalnız bulacaktır. Julian Roman Pölsler’in yönettiği DUVAR (The Wall) Marlen Haushofer’in kült mertebesine ulaşan psikolojik gerilim romanından uyarlama.
Birisinin acı çığlığını duyduğunuzda ne yaparsınız? Belçika'nın özgün sinemacılarından Lucas Belvaux, 38 ŞAHİT’te (38 Witnesses) insaniyetin başlangıcı kadar eski bu soruyu 1964 yılında ABD'de yaşanmış bir olaydan da esinlenerek kendi üslubuyla anlatıyor. Fransa'nın Le Havre kentinin orta sınıf bir mahallesinde gece çığlıklar duyan mahalle halkı yardıma koşacak, en azından polis aranacak mıdır?
Bu yıl Cannes Film Festivali, Eleştirmenlerin Haftası açılış filmi olan Rufus Norris imzalı KOŞULSUZ SEVGİ (Broken), komşular arasında gelişen olaylar sonucu ortaya çıkan şiddetin insanların hayatını nasıl değiştirdiğini anlatıyor.
Sundance Film Festivali’nde gösterilen AŞKIN SONU (The End of Love), eşi aniden ölünce iki yaşındaki oğluna hem annelik hem babalık yapmak zorunda kalan genç bir adamın hikayesi. Filmin yönetmeni Mark Webber, aslında bir oyuncu ve senaryoyu kendi hayatından esinlenerek yazmış ve küçük oğluyla beraber oynamış.
Lina ve Miguel hayatlarını çöp toplayarak kazanan ve çöplüğün hemen yanındaki gecekondularında yaşam mücadelesi veren fakir bir çifttir. Lina ilerlemiş yaşına karşın çocuk sahibi olmak istemektedir. Duaları kabul olur ve bir gün hamile olduğunu öğrenir. Ancak doğumdan sonra, öykü gerçeküstü bir boyut kazanacaktır. Toronto Film Festivali’nde gösterilen Filipinler yapımı, BİR BALIK MASALI’nın (Fable of the Fish) yönetmeni Adolfo Borinaga Alix, Jr.
Berlin Film Festivali’nde En İyi İlk Film ödülünü kazanan, Hollandalı yönetmen Boudewijn Koole imzalı KAUWBOY, babasıyla birlikte yaşayan 10 yaşındaki Jojo’nun öyküsünü anlatıyor. Jojo bulduğu kargayı, babasının karşı çıkmasına rağmen gizlice beslemeye başlıyor ancak gerçek ortaya çıkınca evden kaçıyor.
Başkanlık seçimlerinden bir gün önce Austerlitz Garı’nda patlayan bomba 20 kişinin ölümüne neden olur. Hükümet islamcı grupları suçlarken bir bilgisayar korsanı bulduğu görüntülerle şüpheleri başka yöne çeker. Cedric Jimenez’in yönettiği PARİS GÖZALTINDA (Paris Under Watch) güvenlik kameralarını kullanarak gerçeğin birçok boyutu olabileceğini gösteriyor.
Finlandiya 2. Dünya Savaşı sırasında cephede ölen askerleri gömülmek üzere geri gönderen tek ülkeydi. Sakari Kirjavainen’in yönettiği SESSİZLİK (Silence) savaşa çok farklı bir bakış açısıyla yaklaşıyor. 1944 yılında Finlandiya-Rusya cephesinde, ölü askerlerin toplanıp evlerine geri gönderilmek üzere hazırlandığı bir merkezde çalışanlar, cesetlerin birbirleriyle fısıldaştıklarına tanık oluyorlar.

YAZARLAR

35.2° / 19.1°