Dünyada barış ve kardeşliğin hâkim olmasını diliyorum
Manşet Haber 31.08.2015 18:24:26 0

Dünyada barış ve kardeşliğin hâkim olmasını diliyorum

Dünyada barış ve kardeşliğin hâkim olmasını diliyorum

CHP Adana Milletvekili İbrahim Özdiş, dünyada barış ve kardeşliğin hâkim olmasını dilediğini bildirdi.

Özdiş, 1 Eylül Dünya Barış Günü nedeniyle yaptığı yazılı açıklamasında, tam 76 yıl önce, 1 Eylül 1939 tarihinde Almanya’nın Polonya’yı işgali ile dünya tarihinin en kanlı savaşlarından birinin başladığını,bu savaşın, milyonlarca masum insanın ölümüne ve sakat kalmasına, çocukların yetim, ailelerin dul kalmalarına, şehir ve köylerin harabeye dönmesine sebep olduğuna dikkat çekerek, “Bu vahşi ve acımasız savaşın bir daha tekrar etmemesi ve savaşın ne kadar kötü bir şey olduğunu herkesin anlaması için Birleşmiş Milletle, Almanların Polonya Seferi ile başlattığı İkinci Dünya Savaşı’nın ilk günü olan 1 Eylül 1939’un yıldönümü “1 Eylül’ün Dünya Barış Günü” olarak kabul edilip kutlanılmasına karar vermiştir.” dedi.

Özdiş’in Dünya Barış Günü açıklaması şöyle:

“Her ne kadar 1 Eylül Dünyada Barış Günü olsa da gün geçmiyor ki dünyanın herhangi bir köşesinden kan akmasın, gözyaşı sel olmasın. Dün olduğu gibi bu gün de dünyanın pek çok bölgesini kana bulayan Emperyalizmin ta kendisidir. Kendi çıkar ve amaçları uğruna yılda bir gün bile olsa Dünya Barışına katkı yapmazlar, kutlanılmasına da izin vermezler. Bu gün “1 Eylül Dünya Barış Günü” olmasına karşın hala dünyanın pek çok bölgesinde çıkarları uğruna masum insanların katledilmesine seyirci kalırlar. Her ne kadar çıkarlar uğruna savaşlar devam etse de, Dünya Barışından yana olanlar, seslerini daha gür çıkarıp, savaşın kirli yüzünü tüm dünyaya haykırarak emperyalizmin gerçek yüzünü göstermelidirler.

Türkiye Cumhuriyetimizin Kurucusu Ulu Önder Mustafa Kemal ATATÜRK, ömrünü savaşarak cephelerde geçiren birisi olarak, insanlık ve dünyamızın geleceği adına “Yurtta Barış Dünyada Barış”  diyerek,  barışın önemine dikkat çekip çok önemli mesaj vermiştir.

Bir taraftan, emperyalist güçler çıkarları uğruna hemen yanı başımızda kardeşin kardeşi katletmesine neden olup, milyonların kanına, canına mal olan kirli savaşını sürdürmeye devam ederken, diğer taraftan, dünyanın tüm mazlum haklarına örnek oluşturan Ulusal Kurtuluş ve Bağımsızlık Savaşını vermiş ülkemiz üzerine de çeşitli oyunla tezgâhlıyorlar. Ne yazık ki sömürgeci güçlerin bu oyunlarına yerli işbirlikçileri de güç ve katkı vermeyi sürdürmektedirler. Yıllardır ülkemiz üzerinde emelleri olan bu emperyalist güçlerin oyunu ile beyinleri yıkanmış teröristlerin saldırıları sonucu, kan ve gözyaşının dinmediği, neredeyse acı ateşinin düşmediği evin kalmadığı, insanlık dışı terörizmle mücadele eden ülkemiz, barışın ne demek olduğunu herkesten daha iyi bilmektedir. Bu kirli oyuna alet olanların ülkemiz ve halkımıza vermiş olduğu zararlar, tarihimizde örneklerle doludur.

Her ne kadar ülkemiz ve bölgemiz üzerinde sömürgeci güçlerin çıkarları olsa da özellikle ülkemizi de çok yakından etkileyen, Ortadoğu ve Kafkaslardaki enerji savaşlarının hızla devam ettiği bir dönemde,  Türkiye Cumhuriyeti olarak başta ülkemiz ve bölgemiz olmak üzere, tüm dünya barışına katkı veren aktif unsurların başında yer almalıyız. Bu uğurda dünyadaki tüm demokratik kurum, kuruluş ve devletlerle iş birliği içerisinde elimizden gelenin daha fazlasını vererek, dünyanın barışına katkı vermeliyiz diyor, tüm Halkımızın “1 EYLÜL DÜNYA BARIŞ GÜNÜ”NÜ kutluyor, dünyada barış ve kardeşliğin hâkim olmasını diliyor, en içten duygularımla selam ve sevgilerimi sunuyorum.”

 

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°