EBK, Et ve Süt Kurumuna dönüşmeli
Manşet Haber 13.11.2012 15:21:14 0

EBK, Et ve Süt Kurumuna dönüşmeli

EBK, Et ve Süt Kurumuna dönüşmeli

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Et ve Balık Kurumu’nun (EBK) Et ve Süt Kurumu’na dönüşmesinin hayvancılık açısından fevkalade yararlı olacağını söyledi.

Bayraktar, yaptığı açıklamada, Et ve Balık Kurumu (EBK) Genel Müdürü Bekir Ulubaş’ın, EBK'nın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın talimatıyla yapılacak düzenlemeyle birkaç ay içinde Et ve Süt Kurumu'na dönüştürüleceğini kamuoyuna duyurduğunu, buna yönelik Ekonomi Koordinasyon Kurulu'na (EKK) sunum yaptıklarını anlattığını bildirdi.

Bakanlar Kurulu Kararı ve Yüksek Planlama Kurulu onayıyla EBK'nın ana statüsünün birkaç ay içinde değiştirileceğinin, böylece süte ve ete müdahale edecek Et ve Süt Kurumu'na dönüşeceğinin belirtildiğini duyuran Bayraktar, şunları kaydetti:

“Sürekli gündemde tuttuğumuz ve girişimlerimizi sürdürdüğümüz bu konuda, adım atıldığını görmemiz bizim için sevindirici gelişmedir. Hayvancılıkta müdahale kurumu, sütte ve dolayısıyla ette bir kriz yaşanmaması için kilit önemdedir. Bu kurum hem sütte hem de ette fiyat istikrarını sağlayacaktır. Bu durum, sektörde yatırımları artıracak, uzun dönemde etkinliği ve verimliliği sağlayacaktır.

Nitekim, müdahale kurumu eksikliği, 2008 yılında sütte kriz yaşanmasına, bu krizin daha sonra ette de görülmesine neden olmuştur. Netice olarak bu krizler sonucu ülkemiz yaklaşık 2,5 yılda, 844 milyonu kuzu-sığır eti, 734 milyonu kasaplık canlı sığır, 440 milyonu besilik canlı sığır, 211 milyonu kasaplık küçükbaş, 480 milyonu damızlık düve, 3 milyonu damızlık koyun ve koç olmak üzere 2 milyar 712 milyon dolarlık ithalat yaptı. Buna rağmen, ithalatın başladığı Haziran 2010 tarihinde kilogramı yaklaşık 22,78 lira olan perakende dana etinin fiyatı, 2012 Eylül ayı sonuna kadar yüzde 6,1 artarak, kilogramda 24,16 liraya yükseldi. Bu dönemde üreticilerin sattığı dana etinin kilogramı 15,48 liradan yüzde 3,89 azalarak 14,88 liraya indi. İthalattan birileri kazançlı çıktı. Ancak kazananlar, ne üreticiler ne de tüketiciler oldu.”

Aklıselim galip geldi

Hayvancılıkta müdahale kurumunun, bu sıkıntıları önleyeceğini bildiren Bayraktar, şöyle devam etti:

“Et ve Balık Kurumu bünyesinde oluşturulması düşünülen bu kurumun faaliyete geçmesi, hayvancılığımız için bir zorunluluktu. Bunu Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a da iletmiştik. Başbakan Erdoğan, konuyla ilgili talimat vermişti.

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın olumlu karşıladığı müdahale kurumu oluşturulmasına, bazı bakanlıkların engel olduğunu duyuyorduk. Ama sonunda aklıselim galip geldi ve bu kurumun oluşturulmasının önündeki engeller kaldırıldı. Netice olarak Hazinemiz de çok daha ağır bedel ödemekten kurtulacaktır.”

Bayraktar, Et ve Süt Kurumu'nun, pazarda hayvan arzı az olduğunda erken kesime, kasaplık sığır fazla olduğunda geç kesime prim ödeyerek pazarı, süt arzı fazla olduğunda süt fiyatının düşmemesi için özel sektöre süt tozu ve tereyağı yaptırarak, prim vererek üretici aleyhine bozulan fiyatı dengeleyeceğini bildirdi.

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°