EĞİTİM SEN, OKULLARDA YAŞANAN SORUNLARI AÇIKLADI
Manşet Haber 21.09.2021 00:35:34 0

EĞİTİM SEN, OKULLARDA YAŞANAN SORUNLARI AÇIKLADI

EĞİTİM SEN, OKULLARDA YAŞANAN SORUNLARI AÇIKLADI



Eğitim Sen Adana Şube Başkanı Hüseyin Kaya, öğretmen ve idarecilerin yüz yüze eğitimin devam etmesi için çalıştığını, Milli Eğitim Bakanlığının ise talimat vermekle yetindiğini öne sürdü.
Hüseyin Kaya, Eğitim Sen Adana Şube Yürütme Kurulu adına okullarda yaşanan sorunlarla açıklamasında, şu görüşlere yer verdi:
“Adana’da okullarımız eğitim- öğretime açılalı 2 hafta oldu. Yaz tatili boyunca Adana’da, okulları salgın koşullarına uygun hale getirilecek bir çalışma yapılmamıştır. Okullarda yeni derslikler yapılmadığı gibi, mevcut dersliklerde fiziki mesafenin sağlanması, havalandırma, tuvaletler ve lavabolar için gerekli tadilat ve düzenlemeler de yapılmamıştır. Birçok okulda sınıf mevcutları 40’ın üzerindedir, sınıflar ve koridorlar yetersiz kalmaktadır. Kadrolu yardımcı personel yoktur. MEB ders saatleri ve ders sayılarını düşürme yerine, öğrencilerimizin teneffüs süresini ve dinlenme süresini azaltabilirsiniz demektedir. Salgın yokmuşçasına okullar hiçbir önlem alınmadan açılmıştır.
Adana ilinde bulunan okullarda görevlendirilecek yardımcı personel İŞKUR üzerinden karşılanmaktadır. Bu yardımcı personel arkadaşlarımızın sayısı 2200 olarak belirlenmiştir. Geçen yıl bu sayı 2250 idi. Merkez ilçeler dışında bütün ilçelerde yardımcı personel sayısı azaltılmıştır. Merkez ilçelerde ise aynı kalmıştır. Halbuki salgın döneminde okulların temizliğinin ne kadar önemli olduğu bilinmektedir. Yardımcı personel sayısının bırakın azaltılması, artırılması gereken bir dönemdeyiz. Yine yardımcı personel arkadaşlarımızdan 360’ a yakını çeşitli nedenlerle göreve başlatılmamış ya da başlamamışlardır. Bu durum hem okullarda hijyen sorununa neden olmakta, hem de iki kişinin işini bir tek arkadaşımıza yaptırarak emek sömürüsü yaşatılmaktadır. Okullarda güvenlik görevlisi yoktur. Giriş kapılarında nöbetçi öğretmen arkadaşlarımız ya da öğrencilerimiz girişleri kontrol etmektedir. Bu durum hiçbir şekilde kabul edilemez. Okulların büyük bölümünde kadrolu hizmetli yoktur. Ödenek yetersizliğinden kaynaklı birçok okul velilerden para toplayarak yaşanan sorunları çözmeye çalışmaktadır. MEB, eğitimin ekonomik yükünü velilerin sırtına yıkmıştır.
Her okulda yeni vaka haberleriyle karşılaşıyoruz. Sınıflar lokal olarak karantinaya alınıyor. Henüz hiçbir okulda tam karantina yok, ancak bu olamayacağı anlamına gelmiyor. Bugün sınıflarda başlayan karantina uygulamaları yarın teker teker okulların kapanmasına dönüşecektir.”
OKULLARI AÇIK TUTMAK İÇİN ÖNERİLER
Eğitim Sen Adana Şube Başkanı Kaya, okulları açık tutmak için de önerilerini şöyle sıraladı:
“ Sınıf mevcutları azaltılmalı, sınıflarda fiziki mesafe ayarlanmalıdır.
Havalandırma sorunu çözülmeli, ders sayıları ve saatleri kısaltılmalıdır.
Servisler denetlenmelidir.
Okullarda giriş çıkışlar kontrol edilmelidir.
Müfredat sadeleştirilmelidir.
Okulların ödenekleri ve yardımcı personel sayıları arttırılmalıdır.
Yeni öğretmen alımları yapılarak, kalabalık okullarda ikili eğitime geçilmelidir.
Okul öncesi öğretmen arkadaşlarımız teneffüs saatleri düzenlenmelidir.
İmam hatip okullarının kontenjanı boştur. Bu okullar akademik okullara dönüştürülmelidir.
Yüz yüze eğitim-öğretimin devam etmesi çok önemlidir. Bunun için aşı dahil her önlemi ve tedbiri destekledik, destekliyoruz. Ancak okullarımızın açık kalması, tek başına öğretmen arkadaşlarımızın ve idareci arkadaşlarımızın gayretiyle mümkün değildir. MEB’in bir an önce gerekli adımı atması gerekmektedir.
Değerli Basın Emekçileri
Eğitim Sen olarak okullarda yaşanan sorunları yasal yolları kullanarak, diyalog yoluyla çözmeye çalışıyoruz. Üyemiz olsun ya da olmasın yanlış bir uygulama ve sorunla karşılaşan eğitim emekçilerinin haklarını aramalarını hep savunduk, buna uygun tutum aldık.
Şube yürütme kurulu üyesi arkadaşımız kendi okulunda yaşanan sorunları Eğitim Sen’in anlayışına uygun çözmeye çalışmıştır. İdareci kurumların eğitim sorunlarının çözümünde engelleyici değil, çözüm üretici makam olmaları gerekir. Yüreğir İlçe Milli Eğitim Müdürlüğünün en basit dilekçe hakkının kullanılmasını engellemesi kabul edilemez. Bu engellemelere karşı Eğitim Sen olarak her türlü idari girişim ve hukuki haklarımızın kullanacağımızın bilinmesini isteriz
Değerli basın emekçileri,
Eğitim Sen olarak, geçmişte olduğu gibi salgın koşularında da eğitim emekçisi arkadaşlarımızın ekonomik, özlük, demokratik ve sağlık haklarına ve öğrencilerimizin eğitim haklarını korumaya ve savunmaya devam edeceğiz. MEB’e çağrıda bulunuyoruz. Salgın yokmuş gibi davranmayı bırakın, okullarda gerekli tedbirleri alın.”

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

35.8° / 20.3°