EKONOMİ'NİN ŞAHA KALKTIĞI GÜNLERDE MEMLEKET

EKONOMİ'NİN ŞAHA KALKTIĞI GÜNLERDE MEMLEKET

Her gün tabanvay(yürüyerek) işime gidiyorum.
O parantez neden demeden açıklayayım,şimdi onun mealine girersek yazı onla biter.
Yaşlı bir bey kapıcıyla kavga ediyor,suyumu kesmişsiniz diyor.
Ne bilsin garibim suyu Aski’nin kestiğini ,onun için şu aralar ödünç aldığı hayatın son taksitlerini ödemek en önemlisi.
Kapıcı Yusuf, amca ben kesmedim, Devlet kesti diyor.
Ha, şimdi anlat, analatabilirsen Yusuf amcaya, Şimdi koca Devlet her işi bıraktı benim suyumlamı uğraşıyor demezmi!...
Öyle ya;
Devlet Babadır, Devlet şevkattir,Devlet halkı için çalışır! yoksa halkının ekmeğini, suyunu kesermi?
Parasıyla kardeşim her şey parasıyla, işte burada Reisin sözü var, ekonomi uçuyor dedi, ahada evvel gün.
Sonrası malum, Tuik Enflesyon yüzde 12 ye çıktı demezmi!
Bir şey uçuyor, ama nereye doğru uçtuğu belli değil,Halkı gazlamışlar uçuşa geçirmişler.
Şunuda unutmamak gerek, Reis ekonomi uçuyor dediğinde Tuik nasıl enflesyon 12 der? Bak buradan söylüyorum, bu Tuik’ciler Fetö’den yargılanırlarsa şaşırmam bu açıklamadan sonra.
Bende övünmek gibi olmasın apartman yöneticisiyim, hani bir baş olda, istersen eşşek başı ol derdi nenem rahmetli, bu nenemde ne laflar demiş maşallah, gerçi ülkede baş çokta, ayaklar yok!...
Belediye’ye iş yapan bir müteahhit var apartmanda oturan, tam 8 aydır aidat yok, neden diye sorduğumuzda Belediye’den hakediş alamıyormuş, yani bizim iş Belediye’nin insafına kalmış, ama aynı Belediye Adamın suyunu kesmiş, tamda Ekonomi’nin gazladığı zamanda vay anasını be.
Şimdi bakın bu memleketi kim kurtarır?
Dönün yetmişli yıllara, zengin koca, fakir kız misali Türk filmleri vardı ,işte tam öyle oldu hayatımız, reji neyi kurgularsa onu oynayacağız,yani hayatımız film olmuş.
Birde Fatih’in fedaisi karamurat vardı,hayyyyt dedimi vallahi,billahi ben deyim elli adamı, siz deyin yüz adamı yere seriyordu, şimdide bizim reis eyyy dedimi tamam yere serilmeden durursan ne ala,yoksa Tuik gibi olayım.
Yazımı yazarken okuyan kadrolu okuyucu arkadaşım, alaymı ediyorsun dediğinde sadece onumu anladın, bak yukarıda neler yazdım,bir dolu gerçek onu anlamadında dalgamımı anladın dedim, yada Agam bizle her gün dalga geçiyor, kimse diyormu ona dalgamı geçiyon diye,dalga geçtikçe çoğalıyor oylar,demek bunun püf noktası, ve gazı, ver gazı...


Süleyman YALÇIN

7.11.2017 00:42:48

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.


“ SEYHAN BİZİM VAZGEÇİLMEZİMİZ”

CHP ADANA ÖRGÜTÜ GENEL SEÇİMLERE HAZIRLANIYOR

DEMİRÇALI’YI ZİYARET ETTİ

VALİ KÖŞGER’DEN GÜVENLİ VE DÜZENLİ TRAFİK VURGUSU

NAZIM ALPMAN YAZDI/ DEVLET 1 MAYIS’A SAYGI GÖSTERSİN!

KUŞ GRİBİ YUMURTA FİYATLARINI ARTIRDI

KARNAVAL KOMİTESİNDEN MEKTUP VAR

ZEYDAN KARALAR’DAN MHP İL BAŞKANINA “SİNEK” CEVABI

YERLİ SUSAM İÇİN  YERLİ ÜRETİM HAMLESİ

ÇUKUROVA BELEDİYESİ TENİS TURNUVASI BAŞLADI

FATİH GÜLER GÜVEN TAZELEDİ

18 İLDEN 400 SATRANÇ SPORCUSU ADANA’DA YARIŞTI

CHP’Lİ BULUT: TASARRUFU SARAYDAN BAŞLATIN

SEYHAN NEHRİNDE GONDOLLA GEZDİLER

"YALANA VE ŞANTAJA ASLA BOYUN EĞMEYECEĞİZ"

CHP GERÇEĞİ YAYINLADI

ADANA’DA 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI KUTLAMASI