“Emek, Barış, Demokrasi Mitingi”ne Çağrı
Manşet Haber 3.10.2015 17:10:51 0

“Emek, Barış, Demokrasi Mitingi”ne Çağrı

“Emek, Barış, Demokrasi Mitingi”ne Çağrı

DİSK, KESK, TMMOB ve TTB’nin çağrısıyla 10 Ekim’de Ankara’da yapılacak “Emek, Barış, Demokrasi Mitingi”ne çağrı yapıldı.

DİSK, KESK,  TMMOB ve TTB Çukurova Gazeteciler Cemiyetinde ortak bir basın toplantısı düzenledi. Açıklamayı kurumlar adına KESK Dönem Sözcüsü Ahmet Karagöz yaptı. Karagöz, özgür basına yönelik artan baskılar ve gözaltıların son bulmasını diledi,  Hürriyet Gazetesi Yazarı ve CNN Türk TV’de “Tarafsız Bölge” programının sunucusu  Ahmet Hakan’a yönelik saldırıyı kınayan Karagöz, konuşmasında şu görüşlere yer verdi:

“KESK, DİSK, TMMOB ve TTB çağrısıyla 10 Ekimde ‘de Ankara’da yapılacak “Emek, Barış, Demokrasi Mitingi” ne İlimizden; Emekten, Halktan  ve Ülkesinden yana taraf olan Siyasi Partilerimizin, Demokratik Kitle Örgütlerimizin, İnanç Örgütlerimizin, Sivil Toplum Örgütlerimizin üye ve yöneticileri ve yine  duyarlı vatandaşlarımızın katılımı ile  9 Ekim 2015 tarihinde Eğitim Sen ve Adana Büyükşehir Belediyesinin önünden saat 23.30’da hareket edecek olan araçlarla “Savaşa İnat, Barış Hemen Şimdi” şiarı ile Ankara’da olacağımızın çağrısını bir kez daha yineliyoruz.

7 Haziran 2015 tarihinde yapılan Genel Seçimlerde beklediği sonucu alamayan Saray, halkın iradesine ipotek koyarak; tek başına iktidar olmak için savaş konseptini devreye sokmuştur. Bizler biliyoruz ki savaş; ölüm ve gözyaşı demektir. Savaşlarda en çok bedeli kadınlar, çocuklar yoksul halk ve yoksul emekçi halkın evlatları öder. Öylede oluyor. Hafta başında ilimizde uğradıkları silahlı saldırı sonucu yaşamını yetiren iki polis memurunun ailelerine de taziyelerimizi iletiyoruz. Bizler DİSK, KESK, TMMOB ve TTB olarak akıtılan kardeş kanının son bulması, daha büyük acıların yaşanmasının önüne geçilmesi için dün olduğu gibi bugünde görev almaya hazırız.

Değerli Basın Emekçileri;

Ülkemizin bir bölümünde adeta sıkıyönetim ve olağanüstü hal ilan edilmiş, iktidar kurşunu ile öldürülen çocukların bedenleri buzdolaplarında dondurulmuş, vicdanlar sahillere vurmuş, parti genel merkezleri yakılmış, Bakanların, Parti Genel Başkanlarının seyahat özgürlüklerinin engellendiği bir dönemde Sayıştay raporlarında 48 Milyar açığın hesabını veremeyenlerin ayakkabı kutularını doldurmaya devam ettiği ortadadır.

Halklar arasındaki bağları koparmayı, şiddet ve linç kültürünü güçlendirmeyi hedef alan gelişmeler, barış ve kardeşlikten yana olan tüm kesimlerin görev ve sorumluluğunu artırmıştır. Bu topraklar kana ve gözyaşına fazlasıyla doymuştur. 35 yıldır yaşananlar; ölüm, kan ve gözyaşı dışında bir sonuç üretmeyen savaş/ şiddet odaklı politikalarda Kürt sorununu çözmeyeceğini tüm açıklığı ile göstermiştir. Bu koşullarda kin ve nefretten beslenenlere karşı barış ve kardeşlik talebini daha ısrarlı bir şekilde sahiplenmek, tüm baskılara rağmen savaşa karşı daha cesurca dile getirmek ten başka çıkar yolu yoktur. Ve bizler diyoruz ki; KORKMA! DİREN TÜRKİYE!

Emek, Meslek ve Demokrasi Güçleri olarak diyoruz ki;

Yeter ki barış ve kardeşlik köprüsünü kurmak için doğusuyla, batısıyla kuzeyi ile güneyi ile ellerimizi birbirine uzatalım.

Yeter ki vicdanlarımızı, insanlığımızı aramıza kin ve nefret tohumları ekmeye çalışanlara esir etmeyelim.

Yeter ki siyaset sahnesini halka hesap vermek yerine, çocuklarımızın kanı üzerinden hesaplaşmaya çevirmek isteyenlerin kirli hesaplarına kurban edilecek bir tek canımızın bile olmadığını birlikte haykıralım.

Yeter ki barışa giden yolda sadece kendi evlatlarımıza değil, “benim evladım senin evladın, senin evladın benim evladım” diyerek tüm evlatlara sahip çıkalım.

Yeter ki, işçiler, emekçiler, yaşamını alın teri ile kazananlar olarak barışın ile emeğin-emekçinin haklarının ve demokrasinin arasında bir zincirin halkaları gibi kopmaz bağlar olduğunu görelim.

Bunun için, bugün yeniden hortlatılarak sokakları esir almaya çalışan ırkçı-şoven dalga karşısında bu kirli savaşa karşı barış ve kardeşlikten yana olan milyonlara sesleniyoruz.

AKP diktatörlüğüne, baskı ve zorbalığa, yolsuzluğa, hırsızlığa, iş cinayetlerine, kadın cinayetlerine, doğa ve kentlerimizin yağmalanmasına, emperyalizmin savaş ve sömürü politikalarına, gericiliğe karşı rahatsızlığı olan milyonlara sesleniyoruz.

Gelin;

Çocuklarımızın cenaze törenlerini dahi ‘başarılı organizasyon’ olarak nitelendirecek kadar insanlıktan nasibini almayanların,

Evladını kaybeden aileye basın ordusu ile gidip şov peşinde koşanların,

Sıvasız gecekondu çocuklarının tabutu başında hamaset nutukları atanların,

İktidarlarını korumak adına evlatlarımızı kurbanlık koyun olarak görenlerin,

Sadece barış ve kardeşliğimizi değil, keskin nişancıları ile ablukaya aldıkları bir kentte katlettikleri üç aylık bebeğin cansız bedenini de derin dondurucuya koyanların dayattığı savaşa karşı

BARIŞ VE KARDEŞLİK İÇİN KENETLENELİM!

Gelin savaşa karşı barışı; baskı, şiddet ve zora karşı özgürlükleri ve demokrasiyi; yolsuzluğa, hırsızlığa ve sömürüye karşı emeğin mücadelesini yaşamın her alanında birlikte yükseltelim.

Gelin her ölümün bizi birbirimizden daha uzağa savurmasına izin vermeyelim.

Gelin bir saniye bile ertelemeden

Barışa Ve Kardeşliğe Birlikte Sahip Çıkalım. Yüreği Barıştan Yana Atan Herkesi 10 Ekim’de Ankara’da Barışa Ses Vermeye Çağırıyoruz!”

YAZARLAR

15.1° / 9.5°