“EN BÜYÜK ÖZLEMİMİZ BARIŞ”
Manşet Haber 1.09.2016 12:08:18 0

“EN BÜYÜK ÖZLEMİMİZ BARIŞ”

“EN BÜYÜK ÖZLEMİMİZ BARIŞ”

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Adana İl Başkanı Ayhan Barut, ölümün kol gezdiği karanlık günlerde olmayan barışı kutlamanın mümkün olmadığını belirterek, “Bu karanlık günlerde barış için mücadele etmek, savaşa, teröre, kana karşı Büyük Önderimiz Atatürk’ün ‘Yurtta Barış Dünyada Barış’ şiarı çok daha fazla anlam kazanıyor” dedi.

İl Başkanı Barut, 1 Eylül Dünya Barış Günü dolayısıyla yaptığı yazılı açıklamada, başta Türkiye ve Ortadoğu olmak üzere tüm dünyanın en büyük ihtiyacının barış olduğunu kaydetti. Türkiye’nin terör, iç ve dış politikalarda yapılan hatalara bağlı olarak Suriye’deki iç savaşın bir parçası haline geldiğini, aynı politikalara bağlı olarak ülkenin uluslararası terör örgütlerinin öncelikli hedefi olduğuna dikkati çeken Barut, “Siyasal iktidarının iç ve dış politikadaki yanlış tutumları nedeniyle ülkemiz yangın yerine dönmüş durumda. Karanlık günlerden geçtiğimiz bugünlerde en büyük özlemimiz ne yazık ki barış” diye konuştu.

“BARIŞI İSTEMEK ZORUNDAYIZ”

Büyük Önder Mustafa Kemal’in “Savaş zorunlu ve hayati olmadıkça cinayettir” sözünü anımsatan Barut, savaşların insanlığa acıdan ve gözyaşından başka bir şey getirmediğini söyledi. Barut, “İnsanlığın bugün her zamankinden daha çok barışa ihtiyacı var. Irkı, dini, dili, siyasi görüşü ne olursa olsun tüm toplumun ısrarla barışı istemesi ve barış politikalarını savunması artık zorunluluk haline gelmiştir” şeklinde konuştu.

“SAVAŞA VE TERÖRE SESSİZ KALINMAMALI”

Savaşa ve teröre karşı sessiz kalınmaması gerektiğini dile getiren Barut, “Ölümün kol gezdiği, sokakların bile ölüm ve kan koktuğu bu karanlık günlerde olmayan barışı kutlamak mümkün değil. Bugün her zamankinden daha çok savaşa, teröre, akan kana karşı Büyük Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘Yurtta Barış, Dünyada Barış’ şiarını savunmak çok daha fazla anlam kazanıyor. Akan kandan, acıdan, gözyaşından beslenenlere hep birlikte karşı çıkmak zorundayız. Aksi halde çocuklarımıza mutlu bir gelecek, yaşanabilir bir ülke bırakmamız mümkün olmayacaktır” ifadelerini kullandı.

“BARIŞI SAĞLAYACAK TEK PARTİ CHP’DİR”

Türkiye’de ve Ortadoğu’da akan kanı kurduracak, barış ortamını sağlayacak tek partinin Büyük Önder Atatürk’ün ışıklı yolunu takip eden Cumhuriyet Halk Partisi olduğunu vurgulayan Barut, “Çünkü Türkiye’nin kurucu partisi olan CHP, 9 Eylül 1923 tarihinden bu yana insanları etnik kökenine, dinine, diline ve diğer farklılıklarına bakmaksızın kucaklayan partidir. CHP 93 yıldır barış, toplumsal huzur ve halkın refahı için mücadele etmektedir. ” şeklinde konuştu.

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

31° / 16.7°