“Marifet iltifata tabidir.
Müşterisiz meta zayidir,” demiş atalarımız. Doğru da söylemişler.
Dünyada ve özellikle ülkemizde ve özellikle son yıllarda müşterisi hiç eksik olmayan bir meta var: DİN. Cehalet arttıkça müşteri sayısı da katlanıyor. Sermayesi din, malzemesi cehalet, ödülü cennetin karşı konulamaz cazibesi, tehdidi cehennemin yakıcı ateşi oldukça din bezirganları müşteri bulmakta hiç sıkıntı çekmeyecekler, gibi.
Bir an Ortaçağ karanlığına dönelim.Papanın elinde müthiş bir meta vardı: ENDÜLİJANS.Yani günah çıkarma ve ölümden sonra cennete gitmek için Papa'nın sattığı af belgesi. Hepsi o kadar değil tabi. Tanrının vekili, mübarek papalar öbür dünyanın emlak işleriyle de ilgileniyorlar, cennetten arsalar satarak, her gün artan harcamalarına kaynak yaratıyorlardı.
Papa’nın kafası bozulursa, dine karşı çıkan, ya da çıkarlarına ters düşenleri Hıristiyanlıktan atardı. Bu işlemin kişilere uygulanmasına AFOROZ
, topluluğa uygulanmasına ise ENTERDİ adı verilirdi.
Papalık ve Kilise, Aforoz, enterdi ve Endüljans sayesinde eline geçirdiği büyük ekonomik ve siyasi güç sayesinde krallar üzerinde bile otorite sahibi oldular.
Reform hareketleri sonunda Kilisenin bu saçmalığı sona erdi zannederken, bizim Diyanet İşleri Başkanlığı Papa’ya rahmet okutmaya başladı.
Mesela;
- AKP Milletvekili Kasım Gülpınar, Şanlıurfa’daki seçim konuşmasında “Oyunuzu bize verirseniz, mahşerde Allah size hiçbir hesap sormayacak,” dedi.
- Yine AKP Milletvekili Milli Eğitim Bakanlığı bile yapmış İsmet Yılmaz AKP’ye verilen desteğin “mahşerde berat belgesi” sayılacağını söyledi
- Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, “Kuran kurslarında bir tuğlası olana cennette bir ev verilecek,” diyerek, bunun bir ihtimal değil, kesin hüküm olduğunu ifade etti.
- Almanya’nın Giessen kentinde Cuma namazından çıkan cemaate dağıtılan el ilanında,” Kim Allah rızası için bir mescit yaparsa, Allah da ona cennette onun benzeri bir köşk yapar,” dendi. Köşk, ha. Katolik Kilisesinin arsası gibi bir şey değil.
- Sonra nedense, Diyanet Giessen Cami Derneğinin sitesinde, “Biz kamuya yararlı dernek statüsündeyiz ve ticari faaliyet yürütmüyoruz. Gelirler sadece tüzüğümüzde yazıldığı şekilde değerlendirilir,” demek gereğini duydu. Neden acaba?
- Ayrıca; cennete götüren takunya, yanmayan kefen, rüyada peygamberi gösteren yorgan, daha bilmem neler.
VE EĞİTİME YÖN VERENLER;
- “EĞİTİM SEVİYESİ ARTTIKÇA OYLARIMIZ DÜŞÜYOR,” DERLERSE, SİZ HALA EĞİTİMDEN HAYIR BEKLER MİSİNİZ?
- VE BİR GÜN DİB. BAŞKANI, “ALLAHLA GÖRÜŞTÜM BANA ENTERDİ VE AFOROZ YETKİSİ VERDİ DERSE, NE HALT EDECEĞİZ?
