ENGELLİLİK, SIĞINMACILIK VEYA ENTEGRASYONDA 'ASİMETRİK TERSLİK'

ENGELLİLİK, SIĞINMACILIK VEYA ENTEGRASYONDA 'ASİMETRİK TERSLİK'


Her gün sığınmacılar konuşuluyor. Bu hafta engelliler haftası. Soru şu ki ana sorun nedir, sorunlara daha sorunlu bakanlar kimlerdir, çözümü nasıl mümkün olur?





PANDEMİ BOYUNCA ENGELLİLER DAHA ÇOK ENGELLENDİ





Engellilerin hemen bütün sorumluluğu annelerin, ebeveynlerin üzerine yıkılmış durumda. Hele de pandemi sürecinde HES-Hayat Eve Sığar diye saçma sapan bir söylemle eve sıkıştırıldılar. Travmalar, hareket kayıpları, eğitim kayıpları, insanlık kayıpları daha da arttı.





“Yetkililere” ki bu kadar hiyerarşik bir yapılanmada “yetkisiz yetkililere” sorarsanız çok da şey yapmışlar. Dijital uzaktan eğitimi bile sürdürmüşler. Maske hijyen konusunda engelli hanelere, annelerine, bakıcılarına uyarıda bile bulunmuşlar. İnsan ne diyeceğini şaşırıyor. Olan hepimize, en başta da bu hassas gruplara oluyor.





TÜRK EĞİTİM-SEN: SURİYELİ ÖĞRENCİLER EĞİTİMİ FELÇ ETTİ





ürk Eğitim-Sen Gaziantep Şubesi Başkanı Bekir Avan “Suriyeli öğrenciler Gaziantep’te eğitimi felç etti” diyor. Öğrenci sayısı fazla olan okullarda öğrenci seyreltilmesine çözüm bulmuş: “Suriyeli öğrenciler dağıtılsın”: “Suriyeli öğrencilerin okul ve sınıf mevcutlarında yüzde 30’u geçtiği okullardaki Suriyeli öğrencilerin farklı okullara dağıtımı sağlanarak okullardaki eğitim normalleştirilmelidir./ Öğrenci mevcudu oranlarıyla Suriye’deki bir okuldan farkı kalmayan, bizim çocuklarımızın Suriyeli öğrencilerle kaynaştırıldığı bu okulların en kısa sürede Türk milli eğitiminin amaçlarına hizmet eder hale getirilmesini bekliyor ve yetkilileri göreve davet ediyoruz.”





Öğrenci eğitimi nasıl felç edebilir, bunu bir eğitim sendikası başkanı söylüyor.





ENTEGRASYONDA ASİMETRİK TERSLİKLER





Yerleşik egemen düzen için Türkiye’nin veya dünyanın “entegrasyon” sorunu yok. Zaten mevcut şartlarda avantajlıya avantaj sağlayan “asimetrik tersine entegrasyon” gerçekleşiyor ve gerçekleştiriliyor. Hegemonya için zaten eşitsizliklerin sürmesi gerekiyor ki kullanılabilir olsun. “Asimetrik terslik” işin özü haline geliyor.





Sığınmacılar ama sığınmacılardan öte göçmenlik durumunda bazı asimetrik terslikler şu şekilde sıralanabilir:



Adnan Gümüş

14.05.2022 11:21:35

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.


“ SEYHAN BİZİM VAZGEÇİLMEZİMİZ”

CHP ADANA ÖRGÜTÜ GENEL SEÇİMLERE HAZIRLANIYOR

DEMİRÇALI’YI ZİYARET ETTİ

VALİ KÖŞGER’DEN GÜVENLİ VE DÜZENLİ TRAFİK VURGUSU

NAZIM ALPMAN YAZDI/ DEVLET 1 MAYIS’A SAYGI GÖSTERSİN!

KUŞ GRİBİ YUMURTA FİYATLARINI ARTIRDI

KARNAVAL KOMİTESİNDEN MEKTUP VAR

ZEYDAN KARALAR’DAN MHP İL BAŞKANINA “SİNEK” CEVABI

YERLİ SUSAM İÇİN  YERLİ ÜRETİM HAMLESİ

ÇUKUROVA BELEDİYESİ TENİS TURNUVASI BAŞLADI

FATİH GÜLER GÜVEN TAZELEDİ

18 İLDEN 400 SATRANÇ SPORCUSU ADANA’DA YARIŞTI

CHP’Lİ BULUT: TASARRUFU SARAYDAN BAŞLATIN

SEYHAN NEHRİNDE GONDOLLA GEZDİLER

"YALANA VE ŞANTAJA ASLA BOYUN EĞMEYECEĞİZ"

CHP GERÇEĞİ YAYINLADI

ADANA’DA 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI KUTLAMASI