Eski ve Yeni Adana Tartışıldı
Manşet Haber 5.05.2016 19:43:17 0

Eski ve Yeni Adana Tartışıldı

Eski ve Yeni Adana Tartışıldı

Kent ve mimarlık arakesitinde gerçekleşen “VitrA ile Kentin Hayalleri” programında son yıllarda demografik yapısı giderek çeşitlenen, dört yakasını bir araya getirmeyi hayal eden “eski” ve “yeni” Adana tartışıldı.eski_yeni_adana_vitra (1)

VitrA’nın 2016 yılında geliştirdiği, kentlerin ihtiyaç, beklenti ve hayallerine odaklanan VitrA ile Kentin Hayalleri tartışma dizisinin ikinci buluşması Adana’da Seyhan Belediyesi Yaşar Kemal Kültür Merkezi’nde gerçekleştirildi. Hızla büyüyen kentlerin ortak sorunlarını göz ardı etmeden; kente dair yapıcı, dinamik, ufuk açıcı tartışmalara platform oluşturmayı hedefleyen panel, Yekta Kopan’ın moderatörlüğünde yürütüldü. “Adana’nın Hayali: Dört Yakasını Bir Araya Getirmek” odağında gerçekleştirilen buluşmaya gazeteci yazar Nebil Özgentürk ve Mimar Kaya Arıkoğlu, Ceyhun Baskın veKerem Erginoğlu konuk olarak katıldı.

Yekta Kopan, bereketli ve neşeli toprakların, samimi ve kahkahası gerçek bir coğrafyanın kenti Adana'da olmaktan mutluluk duyduğunu belirterek toplantının açılışını yaptı. Kopan, kentin dört bölgesinin arasında fiziksel, mekânsal ve sosyal ayrışmanın olup olmadığını, kamusal alanların bu noktadaki işlevini tartışmaya açmasının yanı sıra etkinlik boyunca dinleyicilerden gelen soruları konuşmacılara yönelterek interaktif bir tartışma ortamı yarattı.eski_yeni_adana_vitra (2)

Eski Adana ve yeni Adana'yı kıyaslayarak söze başlayan Adanalı Mimar Kaya Arıkoğlu, 'Çocukluğumun Adana’sı doğayla iç içe yaşanabilen, mahalle kültürüne sahip, tiyatrosu olan medeni bir şehirdi. Bugün şehir bambaşka bir noktada, özellikle Kuzey Adana yüksek binaların kuşattığı, geçmişin güzelliklerini yitirmiş bir halde. Planlama eksikliği ve vizyonsuzluk nedeniyle bulvarlar üzerinden sınırsız büyüyen Adana, yeşilini kaybetmeden daha az katlı binalar inşa ederek, daha küçük kentçikler halinde büyüseydi sanırım Adanalılar daha mutlu yaşardı. Bunun için halâ geç değil.' dedi. Ardından sözü alan Adanalı Mimar Ceyhun Baskın 'Aslında Adana'nın 1930'lu yıllarda hazırlanan Jansen Planı adlı bir kentsel tasarım planı vardı, hala bazı bölgeler bu tasarımı kullansa da; kent, zamanla sosyal ve mimari anlamda maruz kaldığı olgular nedeniyle plansız büyüdü. 90'larda ele geçen planlama fırsatı ise ne yazık ki kaçırıldı. Bugünkü programa adını veren, dört yakasını bir araya getirmek hayali Adana için çok doğru bir tespit. Geçmişe değil geleceğe bakarak, mimar ve kent planlamacılarının yerel yönetimlere dahil olmasıyla, bir yerden başlamak mümkün.' dedi. Mimar Kerem Erginoğlu ise dış bir göz olarak Adana'nın çok köklü bir şehir olduğunu, değerli tarihi yapılara ev sahipliği yaptığını, 'kentsel hafıza'nın ve 'endüstriyel miras'ın korunmaya değer olduğunu belirtti.eski_yeni_adana_vitra (4)

Gazeteci yazar Nebil Özgentürk geçtiğimiz günlerde tamamladığı Adana belgeselinden, Adana insanını anlatan ve kente dair özgün karelerin yer aldığı birkaç dakikalık bir bölüm göstererek konuşmasına başladı. Çocukluğunun ve gençliğinin Adana'sıyla bugünkü Adana'yı kıyaslayan Özgentürk, 'Pamuğuyla, portakal bahçeleriyle, sanatçılarıyla, güzel ve sevgi dolu insanıyla Adana, mimari ve kentsel tasarım açısından ne yazık ki estetikten yoksun bir kent. Tarihi ve çokkültürlü olması nedeniyle sahip olduğu yapı çeşitliliğini koruyamamışız. Kent yönetimleri ile kent insanı harman olamamış belki de. Benim Adana için hayalim; ortasından portakal bahçeleri geçmesi, mahallelerinin en azından dış görünüşüyle estetik hale getirilmesi ve Eski Adana dediğimiz bölgenin restore edilmesi...' dedi. Panele konuk olan Seyhan Belediye Başkanı Zeydan Karalar ise genel bir değerlendirme yaparak etkinlik için emeği geçenlere teşekkürlerini iletti.

“VitrA ile Kenti Hayalleri”nin İzmir ve Adana’dan sonraki durakları Ankara, Kayseri ve Antalya olacak. Proje kapsamında Mimarlık Fotoğrafçısı ve Mimar Cemal Emden’in kentlerde çektiği fotoğrafları odağına alan ve kentlerdeki tartışmaları özetleyen bir kitap yayımlanması da hedefleniyor.

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°