ESNAF ODALARINDA NİYAZİ GÖĞER DÖNEMİ
Manşet Haber 5.03.2020 00:20:56 0

ESNAF ODALARINDA NİYAZİ GÖĞER DÖNEMİ

ESNAF ODALARINDA NİYAZİ GÖĞER DÖNEMİ

Adana Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği (Adana ESOB) Başkanı Niyazi Göğer, mazbatasını alarak, makamına oturdu. Adana ESOB'a yeni bir dönemin başladığını dile getiren Birlik Başkanı Niyazi Göğer, bu makama esnaf ve sanatkarlara hizmet etmek için talip olduklarının altını çizerek, 'Üzerimizde taşıdığımız bu ağır yükün sorumluluğunun bilinciyle esnafımızın istek ve beklentilerine uygun, ortak akılla ve sizlerden aldığımız destekle tek işimiz hizmet olacaktır' dedi.

1 Mart'ta gerçekleştirilen Adana ESOB genel kurulunda Birlik Başkanlığına seçilen Başkan Niyazi Göğer, yönetim, denetim, disiplin kurulu üyeleri ve oda başkanları ile birlikte Seyhan İlçe Seçim Kuruluna gelerek mazbatasını aldı. Seyhan İlçe Seçim Kurulunun ardından beraberindeki heyetle birlikte Adana ESOB Eğitim ve Hizmet binasına geçen Birlik Başkanı Niyazi Göğer, kurban kesilerek ve çiçeklerle karşılandı.

Dualar eşliğinde makama oturan Birlik Başkanı Niyazi Göğer, burada yaptığı açıklamada, Adana Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği'nin yeni döneminin başta esnaf ve sanatkarlar olmak üzere Adana'ya ve Adanalılara hayırlı olmasını temenni ederek, 'Seçim sürecinde birçok arkadaşımız, Hz. İbrahim'in kıssasında olan karınca gibi bu başarıya su taşıdı. Asıl kazanan esnafımızdır. Bu başarıya emekleriyle, gönülleriyle, zamanlarıyla destek veren tüm arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum. Allah hepinizden razı olsun' dedi.

Açıklamasında kendisinin ve yönetimindeki tüm başkanların makam için değil, hizmet için göreve talip olduğunun altını çizen Adana ESOB Başkanı Niyazi Göğer, 'İlk icraatımız oda başkanlarımız, odalarımızın yönetim kurulu üyeleri ile esnaf ve sanatkarlarımız arasındaki birlik, beraberlik ve kardeşlik ilişkilerini pekiştirmek olacaktır. Yönetimde istişare kültürünü ilke edineceğiz. Şahsıma ve ekibime oy vermiş olsun ya da olmasın, herkes bizim için kıymetlidir, değerlidir. Ben tüm oda başkanı ve yönetici arkadaşlarıma eşit mesafede olacağım. Biz  bu makama esnafımıza hizmet etmek amacıyla talip olduk. Üzerimizde taşıdığımız bu ağır yükün, sorumluluğunun bilinciyle esnafımızın istek ve beklentilerine uygun, ortak akılla ve sizden aldığımız destekle tek işimiz hizmet olacaktır' ifadelerini kullandı.

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°