“ESNAFIN DÜKKANINA KİLİT VURAN İKTİDAR, GEÇİMİNİ DE SAĞLAMAK ZORUNDA”
Manşet Haber 20.09.2020 18:39:02 0

“ESNAFIN DÜKKANINA KİLİT VURAN İKTİDAR, GEÇİMİNİ DE SAĞLAMAK ZORUNDA”

“ESNAFIN DÜKKANINA KİLİT VURAN İKTİDAR, GEÇİMİNİ DE SAĞLAMAK ZORUNDA”

CHP Adana Milletvekili Burhanettin Bulut, Adana’da kıraathaneleri gezdi, esnafın sorunlarını dinledi. Pandemi tedbirleri kapsamında kısa bir süre önce açılan kıraathanelere müşteri gelmediğin, esnafın zor durumda olduğunu kaydeden Bulut şunları kaydetti:

Hükümet toplumu pandemiden koruma amaçlı kararlar alır. Buna bireyler, kurumlar, esnaflar uymak zorunda. Örneğin pandeminin ilk gününden bu yana kıraathaneler kapalı, barlar kapalı, canlı müzik yapan her yer kapalı. Amaç Covid tehlikesine karşı insanları korumak, bunda bir sorun yok. Ancak kapatılan iş yerlerinden çalışan insanlar ne yapıyor, iş yerleri sahipleri ne yapıyor bakmak lazım. Bu insanları da korumak hükümetin iktidarın görevi.

ESNAF ZOR DURUMDA

Kıraathanenin üzeri tozlanmış masalarına işaret eden Bulut, esnafın iş yapamasa da kirasını, vergisini, yanında çalışan personelin maaşını ödediğini bildirdi. Sadece kapatma kararı alarak toplumun virüse karşı korunamayacağını kaydeden Bulut, “Covid insanların sağlığını etkiler. Eğer ekonomisi yoksa insanlar geçinemezler. Yapılacak şey bu esnaflarımıza yardımcı olmak, onların kirasını karşılamak. Yardımcı olmak sadece kredi vermek değil, bu esnafa geçimini sağlamak adına nakit yardımda bulunmak” dedi.

Mart ayında Covid-19 tedbirleri kapsamında kapatılan birçok iş yerinin 1 Hazirandan itibaren kapılarını açtığını, nargile kafeler ve 1 milyon kişinin ekmek yediği eğlence sektöründeki işletmelerin 6 aydır kapalı olduğunu belirten Bulut, “Birçok çalışanının günlük yevmiyeyle hayatını idame ettirdiği bu işletmelerin pandemi koşullarının ağırlaşmasıyla birlikte ne zaman açılacağı da belirsiz. Kirasını, stopajını, faturasını ödeyemeyen işletmeciler batma noktasında; evine ekmek götüremeyen çalışanlar da zor durumda” dedi.

6 MİLYON 200 BİN KİŞİ GELİR KAYBINA UĞRADI

Bulut, bu süreçte kırtasiyecilerin, okul kıyafeti diken terzilerin, okul servisi şoförlerinin, müzisyenlerin, sokak esnafının da etkilendiğini belirterek, 6 milyon 200 bin kişinin de gelir kaybına uğradığını bildirdi.“Pandemi sürecinde elbette halk sağlığı için gereken önlemler alınmalıdır” diyen Bulut,ancak esnafın ve bu sektörlerde çalışan emekçilerin kaderine terk edilmesinin kabul edilemeyeceğini bildirdi. Bulut, esnafın ekmek teknesine kilit vuran iktidarın, esnafa da emekçilere de sahip çıkmak zorunda olduğunu belirtti.

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

31° / 16.7°