Cumartesi günü bu sütunlarda bir yazı kaleme almıştım..

Yazının başlığı “Etik olmayan davranış” idi...

Yazının konusu neydi hatırlatalım...

Adana Demirspor Başkanı Mustafa Tuncel teknik direktörlük konusunda Yücel İldiz ile el sıkışırken, bir yöneticinin, eski bir teknik adamla birlikte yemek yediğini ve bu süreçte bu ikilinin biraraya gelmesinin “Etik” olmadığını ifade etmiştim...

Bu yazı üzerine bir çok kişiden telefonlar aldım.. Bu satırların yazarını tanıyanlar cep telefonumdan aradılar, tanımayanlar da gazetenin telefonundan aradılar...

Hem olumlu, hem de olumsuz görüşler vardı. Olumlu fikir beyan edenlere sözümüz olmadı. Ancak olumsuz fikir belirtenlere tekrar anlatmak durumunda kaldık, telefon görüşmesinde hak verdiler..

Kimisi “Yorumunda çok haklısın. Demirspor yönetimi bir teknik direktörle anlaşırken bir yönetici ile bir teknik direktörün bir araya gelmesi doğru değil. Bu buluşma üzerinden her türlü sonuç çıkarılır” dedi.

Kimisi de “Yemek yemişlerse sizi ne ilgilendirir” şeklinde serzenişte bulundu..

Serzenişte bulunanlara cevabımız çok açık ve netti..

Elbette ki kimin kiminle yemek yediği kimseyi ilgilendirmez. Ancak bu süreçte biraraya gelen bu ikili hakkında şu görüşler hakim olmaz mı?

Adana Demirspor yönetimi bir yandan Yücel İldiz ile el sıkışırken, bir yönetici, Başkan Tuncel’in bilgisi dahilinde veya haricinde biraraya gelip Demirspor’a teknik direktörlüğü düşünüp düşünmediğini sormuş olamaz mı?..

Veya, o yönetici teknik direktörü Adana Demirspor’un başında görmek istediğini söylemiş olamaz mı?..

Ve daha bir çok görüş atılabilir bununla ilgili...

Neler konuşuldu bilemeyiz...

Kimin kimle yemek yediği bizi ilgilendirmez.

Ancak görünen şu ki böyle bir süreçte yapılan bu tür buluşma-görüşmeler Adana Demirspor’a zarar verir. Eğer bu buluşma normal bir zamanlamada yapılsaydı daha “Etik” olurdu. Hatta bu yönetici, o teknik direktöre Adana Demirspor’un hocalığını bile teklif edebilirdi.

Adana Demirspor’a kimin hoca olacağı veya kimin getirileceğini belirlemek-belirtmek gazetecilerin işi değildir, haddi de değildir.

Yani bu satırların yazarı bir gazeteci olarak “Şu hocayı Demirspor’un başına teknik direktör olarak getirin” deme hakkına sahip değildir. Eğer gazeteci böyle bir teklifte veya ısrarda bulunursa Adana Demirspor’un yönetimine karşı ayıp ve haksızlık etmiş olur..

Demirspor yönetimi bir hoca bulmaktan acizmidir ki, getirilecek hocayı bizler belirleyelim?

Sözü uzatmayalım...

Ben, Adana Demirspor yönetimine karşı uyarı görevimi yaptım.

Adana Demirspor için zorlu bir süreçten geçiliyor, adımlarınızı dikkatli atmalısınız uyarısında bulunmuşumdur.

Biz, Adana Demirspor yönetimine birşeyler yaparken birbirinizle paslaşın mesajını verdik...

Yoksa bu satırların yazarı ne Adana Demirspor’un başkanıdır, ne yöneticisidir.. Haddini bilir..

Yöneticiler Adana Demirspor’a faydalı olmak için görev yapar..

Gazeteciler de bir yerlerde bir yanlış görmüşse o yanlıştan ya da hatadan dönülmesi için yapıcı eleştiride bulunur...

Biz de gazeteci olarak eleştiri-uyarı görevimizi yaptık...