Feke hizmete doyacak
Manşet Haber 22.09.2013 18:07:18 0

Feke hizmete doyacak

Feke hizmete doyacak

mesut_bedir_fekeAdana’da uzun yıllar sendikacı olarak görev yapan ve Ak Parti’den Feke Belediye Başkanlığı’na talip olan Mesut Bedir, yıllardır kendi kaderiyle baş başa kalan Feke ile ilgili projelerini hayata geçirme imkanı bulduğunda ilçenin hizmete doyacağını söyledi.

Ak Parti’den aday adayı olan Mesut Bedir, yöresel kalkınmayı ve dayanışmayı her zaman ön planda tutan bir anlayış içinde olduklarını belirterek ‘Ak Parti’nin 11 yıldır ülkemize vermiş olduğu hizmetlerden daha çok yararlanmak adına Feke ilçemizin hizmete susayan halkına hizmet edebilmek için yola çıktım. Gördüğüm destek ve halkımızın bana karşı gösterdiği alakadan dolayı da oldukça mutluyum. Ben ve ekibim projelerimizi aylar öncesinden hazırlayarak bu göreve talip olduk. Allah nasip eder ise Feke’nin Adana’nın en güzel ve şirin bir ilçesi olarak herkesin ilgiyle izleyeceği bir ilçe olmasına katkı koyacağız. Sivil toplum örgütlerinin ortaklığı ile Feke’yi gelecek yıllara taşıyacak insanlar olmak istiyoruz’ dedi.

Belediye başkan aday adayı Mesut Bedir, diğer aday adayı olan arkadaşlarına da başarılar dileyerek Feke’nin kararını verdiğini belirtip ‘Ak Parti ile güzel günlere yürüyecek Feke halkı doğru kararı verecektir’ sözleriyle görüşlerini dile getirdi.

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°