FESTİVALİN TARİHÇESİ
GÜNCEL 19.09.2016 02:05:18 0

FESTİVALİN TARİHÇESİ

FESTİVALİN TARİHÇESİ

Bugün start alan 23.Uluslararası Adana Film Festivali 25 Eylül tarihinde “Altın Koza” ödüllerinin dağıtılmasıyla sona erecek.
Adana’da tam 47 yıl önce 1969 yılında ve haziran ayında ilk kez o dönemde Adana Belediyesi ve Adana Sinema Kulübü öncülüğünde “Altın Koza Film Şenliğii” olarak gerçekleştirildi. 2016 yılına gelindiğinde uluslararası boyuta kavuştu.Bu yıl “Adana Film Festivali” olarak düzenleniyor. Festivalde ödüller “Altın Koza” olarak verilecek.altinkoza2
47 yıllık surede 23. Kez düzenlenen ve 1992 tarihinden bu yana “Altın Koza” olarak anılan festivalin adı 24 yıl sonra “Adana Film Festivali” olarak değiştirilince tartışılmaya ve eleştirilmeye başlandı.altinkoza18
ilk kez 1969 yılında gerçekleştirildi. Festival adını Çukurova’nın simgesi olan ve beyaz altın olarak adlandırılan pamuktan aldı. “Altın Koza Film Şenliğ” adıyla Adana Belediyesi ve Adana Sinema Kulübü öncülüğünde gerçekleştirildi. Türk Film Arşivi’nin katkılarını da yanına alan Altın Koza Film Festivali, o tarihten bu yana her yıl zenginleşen içeriği ile sadece Çukurova Bölgesi’nin değil, ülkemizin en önemli kültür – sanat etkinliklerinden biri oldu.
YILMAZ GÜNEY DAMGASIaltinkoza14
Şenlik, ilk kez düzenlendiği 1969 yılından itibaren Türk sinemasına verdiği ödüllerle destek olmaya başladı. İlk yıl, Metin Erksan, Kuyu filmi ile En İyi Yönetmen ve En İyi Film dallarında Altın Koza’yı evine götürürken, Fatma Girik, Ezo Gelin ile En İyi Kadın Oyuncu, Yılmaz Güney, Seyyit Han ile En İyi Erkek Oyuncu ödüllerine sahip olan ilk Altın Koza’lı sanatçılar oldu.
18 YILLIK ARAaltin-koza-17
1973 yılına kadar Şenlik beş kez sinemaseverlerle buluştu. Ancak Altın Koza, ekonomik imkânsızlıklar nedeniyle onsekiz yıl sürecek bir suskunluğa gömüldü. 1992 yılında dönemin Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Selahattin Çolak’a, Adanalılar ve sanat dünyasından gelen “Altın Koza yeniden canlansın” baskıları sonucu yeniden yaşama geçirildi. Altın Koza, bu süreçte Adana kültür sanat yaşamındaki boşluğu doldurması gerektiğini düşünerek sinema şenliğini bir kültür sanat festivaline dönüştürdü.
Altın Koza Kültür ve Sanat Festivali, 1992’de düzenlediği Ulusal Uzun Film Yarışması’nın yanı sıra Türk Sineması’nın geleceğine de sahip çıktı. Festival,Öğrenci Filmleri Yarışması‘nı da programına ekledi ve Türkiye’de ilk kez bu alanda yarışma düzenleyen Festival oldu. Altın Koza Kültür ve Sanat Festivali ayrıca resim, tiyatro, müzik, fotoğraf ve düşünsel çalışmaları Adanalı sanatseverlerin beğenisine sundu.
2 YIL DEPREM ENGELİ 23._afis_
1998’de Adana depremine duyarsız kalamayan Büyükşehir Belediyesi Yönetimi o yıl Altın Koza bütçesini depremzedeler için kullanarak Festivali düzenlememe kararı aldı. 1999’da ise Marmara depremi nedeniyle ülkede ulusal yas ilan edilmesi sonucu Festival gerçekleştirilemedi. Festival bütçesi o yıl da Marmara depreminden zarar gören depremzedelere aktarıldı.
1999 yılı itibariyle Altın Koza yıla yayılan kültür sanat etkinlikleriyle devam etti. 7 yıllık aradan sonra 12. Altın Koza Film, Kültür ve Sanat Festivali 2005 yılında 31 Mayıs–05 Haziran tarihleri arasında yapıldı. 2005 yılından bu yana kesintisiz devam eden Festival, programına eklediği ‘Dünya Sineması’ ve ‘Akdeniz Filmleri Seçkisi’ ile uluslararası kimliğe büründü ‘Akdeniz Ülkeleri Uluslararası Kısa Film Yarışması’ ile de bu kimliğini pekiştirdi.
Altın Koza Film Festivali, Akdeniz Ülkeleri’nin yanı sıra Amerika’dan Japonya’ya kadar dünyanın pek çok ülkesinden filmi, sektörün her alanında görev yapan sinema profesyonelini konuk eden bir sinema platformu haline geldi.
HAZİRAN’DAN EYLÜL’E
Adana Altın Koza Film Festivali, Adana'da genellikle haziran ayında düzenlenmesine karşın son yıllarda Eylül ayında gerçekleştirilmeye başlandı. En son 2015 yılı Eylül ayında 22. kez düzenlendi.
Festivalde Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması, Öğrenci Filmleri Yarışması, Dünya Sineması Örnekleri, Özel Bölümler, Kısa Film Bölümleri yer alıyor.. Ayrıca 2015 yılında ilk kez 'Adana Konulu Senaryo Yarışması' festivalin yarışmalı bölümlerine eklendi. Festivalin 22.sinden sonra 2016 yılındaki ismi 'Uluslararası Adana Film Festivali' olarak değiştirildi.
Ismail Başkan
adanaulus.com

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

31° / 16.7°