'FİL İLE KARINCA ÖYKÜSÜ'NÜN ÇIKARIMI...

'FİL İLE KARINCA ÖYKÜSÜ'NÜN ÇIKARIMI...







Tevi izlenceleriyle yurttaşların karşısına çıkartılan “medyatik” isimlerin amacı covid 19’dan en az yitikle kurtulmak mı, yoksa yaşanan süreçten bile yarar sağlattırmak mı?





Bu soru sıkça olmasa bile, değişik bakış açılarından yalnız sosyal medyada gündeme geliyor!





Örneğin; yüzleri asarak/ dudaklarını buruşturarak “sanatçıyım, iş yapamıyorum, açlık çekiyorum” benzeri ipe/ sapa gelmeyen paylaşımlarının altına yapılan “yorumlar” arasında “başka” bir dünya olmalı…





Belki de, yaşamı boyunca “doyum” nedir hiç yaşamamış,





Belki de, yaşamı boyunca hep “yitiren” olmuş,





Belki de, yaşamı boyunca hep “kandırıldığından” güveni kalmamış,





Belki de, yaşamı boyunca hep “işsizlikle” boğuşmuş,





Belki de, yaşamı boyunca hep “yarına umut” diye sarılmış,





Belki de, yaşamı boyunca hep “aile içi” sorunların göbeğinde yer almış,





Belki de, yaşamı boyunca hep konuşulmayan, seçim süreçlerinde anımsanan, ekonomik krizlerde en çok etkilenen, salgın sürecinde de “en çok” kurallara uyması gereken olarak dile gelmiş olanlar…





Ağıtlar, sızlanmalar, uyarılar dorukta gezinirken; “bunların” yaşamlarını dün/ bugün/ yarın nasıl kazandıklarını/ sağladıklarını/ sürdürdüklerini içeren bir tevi izlencesi yapmayı düşünen bir kurum oldu mu acaba şu ana dek?





Böyle bir izlencede neler bilinmiş olurdu, neler?





***





“N’olur kurallara uyun, n’olur sosyal aralığınızı koruyun, n’olur maskenizi takın, her şey kötü olabilir” diyenlerin sesine yer verildiğince; doymayan, beslenemeyen, açlık sınırında aylıkla boğuşanların sesine de kulak verilmiş olsaydı “daha” iyi olmaz mıydı?





Şimdi bir yandan “sistemcilerin”, bir yandan bilim insanlarının “salgının üstesinden yoksul ülkeler daha geç kurtulacaklar” denilmesinin anlamı yok muydu?





“Yoksul ülkeler” denilirken, bundan “doyamayan/ beslenemeyen” sonucunu çıkarmak çok zor bir anlayış mı?





Sorunu “hep” yaşayandan değil de, yaşatandan öğrenme alışkanlığı değil mi, asıl anlaşılması gereken?





Sofralarının, yaşadıkları şatafatın “atığıyla” milyonların doyacağını/ besleneceğini bile bile, bu “adil” olmayışın; covid 19, yarın küresel iklim değişikliği, sonrasında doğanın uyuyan “mikrobiyolojisinin” ortaya çıkmasına neden olacağı, daha “büyük” zorlanmalar yaşanacağı, “yeni” oluşumda sivrisineklerin “ayrı” bir yerinin olacağı konuşulurken bugün…





***





Kendini ormanın en güçlüsü sanan “Fil ile karınca” öyküsü vardır, bilinir…





Gücünden dolayı karşı gelen olamayınca ormanın düzenini değiştirmiş, kimsenin nasıl yaşadığına karışmamış, kendince kurallar koymuş, herkesin ilişkilerinde dikkatli olmasını istemiş, en güçlü olmuş, tek yetkili olmuş; başkalarının doyumsuzluğu ile ilgilenmemiş…





Şaşılacak ama ormandaki nüfus artışını bile “daha çok yavru yapın” diye uyaran da fil olmuş!





Olan-bitenleri, yoksunlukları yaşayanlar içlerine atmış her şeyi; yeter ki kızmasın, yeter ki hortumunu sağa-sola savurmasın, yeter ki hırsını başkalarından çıkarmasın…





Filin “değişiyoruz” sesiyle orman biçim değiştirmiş, yaşamlarında önceden var olan her taşın yeri oynamış! Fil, kimi/ kime uygun görümüşse, ona göre biçimlenmiş orman…





Öyle ki ormanda yaşayanların ağzından “ne güzel söylediniz, biz de böyle düşünüyorduk, bundan daha iyisi olamaz” sözlerinin duyulmasına izin verilmiş, yaşanan düzenin bozulmaması istenmiş…





Arada bir çıkan “böyle olmaz” diyenler hemen susturuluyormuş, kendine yapılanı hiç unutmuyormuş fil, hortumunu savuruyormuş, ayağının altına geleni eziyormuş.





Bu ayakaltında ezilmeden karıncalarda payını almış; yuvaları bozulmuş, gidecek yerleri tıkanmış. Tam o sırada, hortumunu topraktan çıkarmaya çalışan filin hortumundan içeri girmiş karıncalar…





Filin hortumunun içi karınca için oldukça uzun bir yol; uçtan derinliklere değin ulaşmışlar, yuvalanabilecekleri yeri seçmişler, kalabalık biçimde yeni yerlerini oluştururken fil başlamış karıncalanmaya…





Fil hiç anlamadığı karıncalanma nedeniyle, hortumunu sağa-sola sallamaya başlamış. Vurduğu bir ağaç devrilmiş, altında kalmaktan kendini zor kurtarmış, oradan koca kayaların olduğu yere gelmiş, hortumundan gelen karıncalanma nedeniyle yeniden başlamış sağa-sola savurmaya… Bir kaya yerinden kopmuş, altında kalmış, hortumunu savuracak gücü kalıncaya dek direnmiş, sonunda da olduğu yere yığılmış kalmış…





Küçük bir karınca ile koca bir filin öyküsü, toplumsal yaşamda doyan/ doymayan arasındaki ilişkide hep örnek sayılmış!





***





Salgın sürecinde değil yalnız, her dönemde toplumun doyma olanağı varken; salt bir avucun yaşam standardına göre oluşturulan sistemler er-geç yara almak/ en küçük bir etmenin yaşadıklarından etkilenmek zorundadır!





Bir avucun yaşamları adına sızlanma eylemlerinin haklılık payı neyse, “daha çoğu da” çoğunluğun içinde bulundukları koşulları adına vardır!





Doğan herkesin doymaya/ beslenmeye hakkı olduğu unutulmamalıdır.





Covid 19’la yaşanan psikoloji, zorluk, uyulacak kural herkes için aynıdır.Çözümlerin bir katmana evrilmesi, bir katmanın yaşam niteliği üzerine kurgulanması, bir katmanın sızlanmalarının dillendirilmesi yaranın iyileşmesine değil, büyümesine 



Oktay EROL

24.08.2020 18:58:24

YAZARLAR


VALİ KÖŞGER’DEN GÜVENLİ VE DÜZENLİ TRAFİK VURGUSU

NAZIM ALPMAN YAZDI/ DEVLET 1 MAYIS’A SAYGI GÖSTERSİN!

KUŞ GRİBİ YUMURTA FİYATLARINI ARTIRDI

KARNAVAL KOMİTESİNDEN MEKTUP VAR

ZEYDAN KARALAR’DAN MHP İL BAŞKANINA “SİNEK” CEVABI

YERLİ SUSAM İÇİN  YERLİ ÜRETİM HAMLESİ

ÇUKUROVA BELEDİYESİ TENİS TURNUVASI BAŞLADI

FATİH GÜLER GÜVEN TAZELEDİ

18 İLDEN 400 SATRANÇ SPORCUSU ADANA’DA YARIŞTI

CHP’Lİ BULUT: TASARRUFU SARAYDAN BAŞLATIN

SEYHAN NEHRİNDE GONDOLLA GEZDİLER

"YALANA VE ŞANTAJA ASLA BOYUN EĞMEYECEĞİZ"

CHP GERÇEĞİ YAYINLADI

ADANA’DA 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI KUTLAMASI

GÜNÜ FOTOĞRAFI:

RESMİ AÇILIŞISI HİSARCIKLIOĞLU YAPTI

CHP’DEN 23 NİSAN KUTLAMASI