Filmlerin ilk gösterimleri Altın Kozada
Manşet Haber 30.08.2013 01:12:17 0

Filmlerin ilk gösterimleri Altın Kozada

Filmlerin ilk gösterimleri Altın Kozada

gloria_plaketBu yıl 20. yaşını kutlayacak olan, Adana Büyükşehir Belediyesi Altın Koza Film Festivali’nin, uluslararası gösterim bölümünün detayları açıklanmaya başlandı. Cannes ve Berlin gibi festivallerden ödüllerle dönen filmlerin, Türkiye’deki ilk gösterimlerinin Altın Koza Film Festivali kapsamında yapılacağını ifade eden, Adana Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Zihni Aldırmaz, ‘Her yıl belirttiğim gibi, festivalimizin gösterim bölümüne özel bir önem veriyoruz. Bu yıl, dünyadaki festivallerden ödüllerle dönmüş pek çok önemli filmin ülkemizdeki ilk gösterimi, Altın Koza kapsamında gerçekleştirilecek. Tüm sinemaseverleri, normal şartlarda sinemalarda görme imkanı bulamayacakları bu filmleri, ücretsiz izlemek üzere, sinema salonlarına davet ediyorum’ dedi.

Coen Kardeşler’in, Cannes’da yarışan ve Büyük Ödülü alan son filmi “İnside Llewyn Davis”, festival kapsamında Türkiye’deki ilk gösterimi yapılacak filmlerden ilk göze çarpanlar arasında bulunuyor.

Yine Türkiye’deki ilk gösterimleri yapılacak olan bazı filmler; Berlin Film Festivali’nde büyük beğeni toplayan ve En İyi Kadın Oyuncu ödülüne layık görülen, Sebastian Lelio imzalı Gloria; Bu yılki Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye için yarışan filmler arasında yer alan, Amerikan bağımsız sinemasının önemli isimlerinden Jim Jarmush’un yönettiği Sadece Aşıklar Hayatta Kalır (Only Lovers Left Alive); Bir Ayrılık adlı filmiyle büyük ses getiren Ashgar Farhadi’nin yönettiği, bu yıl Cannes Film Festivali’nde En İyi Kadın Oyuncu ödülünü kazanan Geçmiş (The Past); Cannes’da Jüri Özel Ödülü’ne layık görülen, Kore-Eda Hirakazu imzalı Benim Babam Benim Oğlum (Like Father Like Son); filmleriyle ses getiren Meksikalı Amat Escalante’ye Cannes’da En İyi Yönetmen ödülünü getiren Heli; Arnaud Desplechin imzasını taşıyan, Cannes’da altın Palmiye için yarışmış olan Düş ve Gerçek (Jimmy P. Psychotheapy of A Plains İndian); Karlovy Vary Film Festivali’nde büyük ödül Kristal Küre’yi alan Janos Szasz’ın yönettiği Macaristan yapımı Not Defteri (Le Grand Cahier); Tanınmış yönetmen Hany Abu-Assad’ın son filmi Ömer (Omar) ve Cannes’da Eleştirmenler Haftası İzleyici Ödülünü kazanan, Ritesh Batra’nın yönettiği Sefertası (The Lunchbox).

Festival kapsamında yapılacak gösterimler, ücretsiz olarak izlenebilecek.

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°