GÂVUR MÜMİN

GÂVUR MÜMİN

İzmir’in köklü ailelerinden Osmanzadeler’in çocuğu. Genç bir üsteğmen. Trablus’a gönüllü giden kahramanlardan. Atatürk’le orada tanışmış.
İzmir işgal edilince, vatansever aydınlar iki tercihle karşı karşıya kalmışlardı:Ya İzmir’i terk edip Anadolu’ya geçerek milli mücadeleye, ya da yerel direniş güçlerine katılacaklardı. Mümin üsteğmen ikinciyi seçti.
Rumcası aksansız ve mükemmeldi.Direnişe bir Yunan subayı olarak, ama aslında bir Türk casusu olarak katılmaya karar vermişti. Dayısı Hacı Hasan Paşa İzmir Belediye Başkanıydı. Bu, Mümin’inin Yunanlıların arasına sızması için güzel bir fırsattı. Dayısından kendisini Yunan İşgal Başkomutanı Albay Zafiriu ile tanıştırmasını istedi. Mümin hem dayısını, hem de yakın aile çevresini asıl amacının Türkiye’ye ihanet olmadığına ikna etmişti.Ama bu gerçeği bilenlerin sayısı bir elin parmaklarını geçmiyordu.
Askerlikte üst üste bir sürü suç işledi ve kendini ordudan attırdı. Kamuflajdı tabi ama üsleri bile gerçeği bilmiyordu. En yakın arkadaşları kendinden nefret ediyor, gördükleri yerde yüzüne tükürüyorlardı. Adı Gavur Mümin’e çıkmıştı. Mümin bunların hepsine katlandı.
Ve sonunda Yunan subayı olarak işe alındı. Mustafa Kemal’le yakın temastaydı. Kuvay-ı Milliye istihbaratına 44 kod numarasıyla kaydoldu. Yunanlıların güvenini kazanmıştı. İşgal kuvvetlerine ait her türlü bilgiyi, İzmir’deki yerel direniş kuvvetleri aracılığıyla anında Ankara’ya bildiriyordu.
Bu arada anılarını da günü gününe yazıyor ve aynı zamanda bir karargah olarak kullandığı ailesine ait köşkün bahçesine gömüyor, sonra fırsat bulduğunda, defterini çıkarıyor, yazıyor ve tekrar gömüyordu. Böylece birinci ağızdan yazılmış, önemli bir belge havuzu oluştu.
Sonunda Gavur Mümin’i bir ihbar ettiler. Ölüme mahkum oldu. Araya dayısı Hacı Hasan Paşa girdi ve cezası ömür boyu hapse çevrildi. Yunanistan’a izmir escort götürüldü, bir dağın içine oyulmuş, 300 basamakla inilen korkunç Palamadi zindanına kapatıldı. Zindandı gerçekten. Donanımlı işken odaları ve işkence aletleri vardı. Ağır işkenceler gördü Mümin. “Gık,” demedi. Hiçbir sırrı açıklamadı. “Vatan,” dedi başka söz söylemedi.
Savaş sona erdi, 1923’te esir mübadelesi yapıldı. Atatürk Mümin’e ne kadar değer verdiğini göstermek için Trikopis’e karşılık Mümin’i istedi. Almıştı Mümin mesajı. Atasına, dava arkadaşına bir kez daha minnettar ve hayran oldu.
Vatana döndü ama Gavur Mümin kimliği yine açıklanmadı ve devlet sırrı olarak saklandı. Jandarma Komutanlığında göreve başladı, 1946’daalbay oldu.Soyadı kanunu çıkınca da kendine layık bir soyadı verildi: AKSOY.
AKLANMIŞTI MÜMİN. ALINININ AKIYLA, AK ADIYLA GİTTİ SONSUZLUĞA.
• VATAN ONLARA MİNNETTAR BİZ DE ONLARA BORÇLUYUZ.
AMA
• ÖNEMLİ OLAN O BORCUN İDRAKİNDE VE GEREKTİĞİNDE ÖDEME ÇABASI İÇİNDE OLMAK.

• UMUTMAMALIYIZ. BUGÜN YAŞIYORSAK O MEÇHUL KAHRAMANLAR SAYESİNDEDİR.

Windows 8.1 Satın Al

25.04.2024 BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

İfral TURGUT

19.11.2020 17:53:38

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.


VALİ KÖŞGER’DEN GÜVENLİ VE DÜZENLİ TRAFİK VURGUSU

NAZIM ALPMAN YAZDI/ DEVLET 1 MAYIS’A SAYGI GÖSTERSİN!

KUŞ GRİBİ YUMURTA FİYATLARINI ARTIRDI

KARNAVAL KOMİTESİNDEN MEKTUP VAR

ZEYDAN KARALAR’DAN MHP İL BAŞKANINA “SİNEK” CEVABI

YERLİ SUSAM İÇİN  YERLİ ÜRETİM HAMLESİ

ÇUKUROVA BELEDİYESİ TENİS TURNUVASI BAŞLADI

FATİH GÜLER GÜVEN TAZELEDİ

18 İLDEN 400 SATRANÇ SPORCUSU ADANA’DA YARIŞTI

CHP’Lİ BULUT: TASARRUFU SARAYDAN BAŞLATIN

SEYHAN NEHRİNDE GONDOLLA GEZDİLER

"YALANA VE ŞANTAJA ASLA BOYUN EĞMEYECEĞİZ"

CHP GERÇEĞİ YAYINLADI

ADANA’DA 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI KUTLAMASI

GÜNÜ FOTOĞRAFI:

RESMİ AÇILIŞISI HİSARCIKLIOĞLU YAPTI

CHP’DEN 23 NİSAN KUTLAMASI