“Gazetecilik kara listeye alındı”
Manşet Haber 3.05.2016 18:10:07 0

“Gazetecilik kara listeye alındı”

“Gazetecilik kara listeye alındı”

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Yönetim Kurulu  3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü için yaptığı açıklamada “iktidara yakın olmayan ve nesnel gazetecilik yapan medya kuruluşlarının ve çalışanlarının hem mali, hem adli, hem de sosyal bir baskıyla kara listeye” alındıklarına dikkat çekti. Açıklamada şu görüşler yer aldı:

“Gazetecilik ve basın özgürlüğü açısından yine çok ağır bir baskının yaşandığı bir dönemde 3 Mayıs 2016’da Dünya Basın Özgürlüğü Günü’nü karşılıyoruz. Bugün Türkiye’de gazetecilik hedef gösterilerek sözlü ve fiziksel şiddete uğrama, işsiz kalma, gözaltına alınma, tutuklanma riskiyle stresi en yüksek meslek haline getirildi.

Gazeteciler  “terörist” ve “casus” diye nitelenerek Türk Ceza Kanunu (TCK) ve Terörle Mücadele Kanunu (TMK)  ile sürekli  gözaltına alınma ve tutuklanma baskısı altında tutuldu.  İktidara yakın olmayan medya kuruluşlarına uygulanan akreditasyonlarla ve her toplumsal olayda yürürlüğe sokulan yayın yasaklarıyla  halkın haber alma ve gerçekleri öğrenme  hakkı engellendi.

İktidarın baskısıyla, kamudan ve özel sektörden reklam almaları engellenen, kayyumlar aracılığıyla zarara uğratılarak iflas ettirilen yayın kuruluşları nedeniyle Türkiye’de yılda ortalama 500-1000 gazetecinin işsiz bırakılması olağanlaştırıldı.

İktidara yakın medya kuruluşlarında da gazetecilerin işten çıkarılma süreci hızlandı. Bu medya kuruluşlarında haberler iktidarın bakış açısıyla tek bir yerden hazırlandığı için gazeteciler işten çıkarıldı.

Basın sektöründe işsizlik oranı ülke ortalamasının üç katına ulaştı. TÜİK rakamlarına göre işsiz gazeteci sayısı 7 bini buldu.  Avrupa’da yüzde 25 olan gazeteciler arasındaki sendikalaşma oranı Türkiye’de yüzde 3.5 ile sınırlı kaldı.

Türkiye’deki basın ve düşünceyi ifade özgürlüğü sorunu yalnız ulusal basını etkileyen bir sorun olmaktan çıkıp yabancı gazeteciler için de bir sorun haline dönüştü. İktidarın hoşuna gitmeyen haberler yaptıkları için sınır kapılarında bekletilen, gözaltına alınan gazetecilerin sayısı hızla arttı.

Bu tablo iktidarla arası iyi olmayan medya kuruluşlarının ve çalışanlarının hem mali, hem adli, hem de sosyal bir baskıyla kara listeye alındıklarını gösterdi.

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu olarak; halkın haber alma hakkının yayın yasaklarıyla, oto sansürle, sansürle engellenmediği, gazetecilerin işsizlikle, fiziksel saldırıyla, tutuklamalarla baskı altına alınmadığı bir ülkede yaşamak dileğiyle tüm gazetecilerin 3  Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü’nü kutluyoruz.”

BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ KARNEMIZ KIRIK NOTLARLA DOLU

tgf_logoTürkiye Gazeteciler Federasyonu Genel Başkanı Yılmaz Karaca, 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü dolayısı ile yaptığı açıklamada, 'Karnemiz ne yazık ki baştan aşağı kırıklarla dolu' dedi. Karaca'nın açıklaması şöyle:

'Birleşmiş Milletler, 1993 yılında özgür ve bağımsız bir basın için 3 Mayıs’ı Dünya Basın Özgürlüğü Günü olarak kabul etmiştir. Aradan 26 yıl geçmesine karşın, bugün gelinen noktada, dünyanın pek çok ülkesinde medya evrensel standartlarda bir özgürlük seviyesine ulaşamamıştır. Araştırmalardan elde edilen somut veriler, Türkiye'nin de dahil olduğu bir çok ülkede basın özgürlüğünü kısıtlayan engellemelerin, bağımsız gazetecilik çalışmalarının yapılmasını imkansız kılan kuşatmaların devam ettiğini ortaya koyuyor. Ülkemiz ise ne yazık ki basın özgürlüğü sıralamasında en belirgin düşüşün yaşandığı ülke durumundan bir türlü kurtulamıyor. Dünyada basın özgürlüğü sıralamasını araştıran Freedom House'nin son raporuna göre, 'basını kısmen özgür ülkeler' kategorisinden 'basını özgür olmayan ülkeler' seviyesine inen Türkiye, basın özgürlüğünde 180 ülke arasından 151. sıraya gerilemiş bulunuyor. Tablo ne yazık ki böyle ve karnemiz maalesef kırıklarla dolu. Basını özgür olmayan bir ülkede toplum da asla özgür olamaz. Basın özgürlüğü seviyesi bir ülkenin dünyadaki itibarı ve saygınlığı ile de doğru orantılıdır. Bilinmelidir ki; TGF olarak ülkemizde bağımsız medyanın ve gerçek anlamda basın özgürlüğünün tesisi için mücadele etmeye aynı kararlılıkla devam edeceğiz.'

 

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°