GELENEĞİ YAŞATMAK İÇİN KÖYLERİNDE TOPLANIYORLAR
Manşet Haber 22.03.2018 08:48:52 0

GELENEĞİ YAŞATMAK İÇİN KÖYLERİNDE TOPLANIYORLAR

GELENEĞİ YAŞATMAK İÇİN KÖYLERİNDE TOPLANIYORLAR

Tırşık (yabanpancarı) çorbası Ceyhan’ın Celiluşağı Köylülerini buluşturdu. Bayramlarda ancak görüşebilen Celiluşağı Köylüleri, tırşık gününde büyük coşku yaşadı. Şehirde çalışan ya da başka illerde bulunan yüzlerce kişi Celiluşağı Köyü’ne gelerek hısım akrabalarıyla kucaklaştı. Yeni neslin birbirini tanımadığını belirten köylüler, tırşık gününde gençlerin tanışma fırsatı bulduklarını ifade etti.
Celiluşağı Köyü’ndeki tırşık buluşmasının ikincisi Cami avlusunda gerçekleştirildi. Kadın erkek genç yaşlı Celiluşağı köylüleri adeta bayram sevinci yaşadı. Bir gün önceden hazırlanıp mayalanan ve sabah erkenden kazanlarda kaynatılan tırşık çorbası römorkla cami avlusuna getirildi. Bulgur pilavı ve yufka ekmekle birlikte servis edilen tırşık çorbası yüzlerce köylüye ikram edildi. Tatlılar yenildi. Yemek sonrası dualar okundu.
Bu yılki tırşık gününe Mukadder Yılmaz, Mehmet İnce, Halil Celiloğlu, Ayşe Celiloğlu, Atilla Hacı Eker, Celil Haskan, Sercan Eker ve Lider İnce katkı koydular. Tertip komitesi adına bir konuşma yapan Mehmet İnce, köylülerin tırşık buluşmasına yoğun ilgi göstermesinin sevindirici olduğunu söyledi. Mehmet İnce, ikincisini düzenledikleri tırşık buluşmasını geleneksel hale getirmeyi istediklerini dile getirdi. İnce, her yıl mart ayının üçüncü pazarı düzenledikleri tırşık gününü festivale dönüştürmeyi hedeflediklerini de vurguladı.
Celiluşağı gençleri, birbirlerinin numaralarını aldı. Cep telefonuyla özçekimler yaptı. Gençler, hatıra fotoğrafı çekilmeyi de ihmal etmedi. Köylüler, daha sonra kabristanına giderek mezar ziyareti yapıp dua okudu. Köy meydanına dönen gençler müzik eşliğinde halaylar çekip doyasıya oynadı.
Tırşık çorbasının nasıl yapıldığını anlatan Fikriye Karahasanoğlu, mayalandığı için probiyotik özelliği taşıdığını, bu nedenle sindirim sistemine çok faydalı olduğunu söyledi. Karahasanoğlu: “Beş kilo yabanpancarı ince ince doğrandıktan sonra yıkanarak süzülür. Bu arada elini yakar yakmaz derecede yeteri kadar su kaynatılır. Suya önce yabanpancarı konur. Bir miktar döğme ilave edilir. Dört kilo yoğurt, ayran kıvamından daha koyu olacak şekilde yayılır ve bir miktar un ile birlikte ilave edilir. Yoğurt kesilmesin diye bir süre karıştırılır. Daha sonra üzerine tülbent örtülüp unla kaplanarak mayalanmaya bırakılır. Ertesi gün kaynatılır. Tırşık iyice kaynayıncaya kadar karıştırılarak pişirilir. Ve servis edilir.

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°