Gıda Mühendislerinden Uyarı
Manşet Haber 17.02.2014 14:11:46 0

Gıda Mühendislerinden Uyarı

Gıda Mühendislerinden Uyarı

gida_muhendisleri_aciklamasiGıda Mühendisleri Odası Adana Şubesi Başkanı Şehmus Alparslan, Çukurova Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölüm Başkanı. Prof. Dr. Turgut Cabaroğlu ile Adana Bilim ve Teknoloji Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölüm Başkanı Doç. Dr. Osman Kola Çukurova Gazeteciler Cemiyeti’nde düzenledikleri basın toplantısında toplumu bilinçli gıda tüketimi konusunda uyardı.

Yapılan ortak açıklamada şu görüşlere yer verildi:

“ Gıda Mühendisliği; gıda ve gıda üretiminde kullanılan bitkisel ve hayvansal ilk üründen başlamak üzere gıdaların son tüketiciye ulaştırılana kadar geçirdiği her evrede sorumluluk taşıyan bir meslek disiplinidir.

Gıda ürünlerinin üretildikleri alanlardan başka bölgelerde, üretildikleri zaman diliminden daha geniş bir zaman diliminde tüketiciye sağlıklı ve güvenilir bir şekilde sunulmasında Gıda Mühendislerinin önemi tartışmaya açık değildir.

Bunun yanı sıra bilinçli gıda tüketiminde toplumun doğru bilgilere erişiminde konu uzmanlarının sadece gıda mühendisleri olduğu unutulmamalıdır. Koruyucu hekimliğin önemli bir parçası olan Gıda Mühendislerinin, aklın ve mantığın tamamen dışında bir üslup ile sanki gıda güvenliğini riske atan kimseler olarak lanse edilmesi hiçbir etik kural ile bağdaşmamaktadır.

Bilinmesi gerektiğini düşündüğümüz bir diğer önemli husus; sanayi ürünü gıdaların tekniğine, mevzuata, bilimsel verilere uygun ve bilinçli olarak üretilmesi durumunda, insan ve dolayısıyla toplum sağlığını tehdit eden herhangi bir yönlerinin olmadığıdır.

Günümüzde üzülerek belirtmek gerekir ki; her türlü iletişim olanakları kullanılarak oluşturulan bilgi kirliliği ve buna bağlı toplumun yanlış yönlendirilmesi, gıda güvenliğiyle ilgili en önemli problemlerden biri haline gelmiştir.

Tüketicinin risk algısını çarpıtan, gerçek risklerden uzaklaştıran ve merdiven altına yönlendiren, bilgi kirliliğine sebep olan, gıda konusunda uzman olmayan kişilerin bilgi sahibi olmadıkları alanlarda yaptıkları; bilimsel dayanağı olmayan ve etik değerlere uymayan, temel gıdaları dahi karalayan açıklamalar tüketicileri yanlış yönlendirmekte, onları panik havasına sokmakta ve beslenmeleri konusunda hatalar yapmalarına yol açmaktadır. Tam da bundan dolayı, gıda alanında şüpheye düşülen konuları danışmak ve aydınlatmak amacıyla başvurulması gereken tek adres “Gıda Mühendisleri”dir.

Herhangi bir bilimsel veri veya çalışmaya dayalı olmayan, tamamen kişisel düşünce ürünü her tür bilginin, neden olacağı yanılgı dikkate alınmaksızın ortaya saçılması hedef gösterecek boyuta ulaşmış, kaynak kişi veya kişilerin akli melekelerinin sorgulanmasına vesile olacak bir hal almıştır.

Herhangi bir meslek mensubunun bir başka meslek mensuplarını toptancı bir mantık ile töhmet altında bırakacak açıklamalarına dur demenin vakti gelmiştir.

Herkes kendi işini yapmalı, kendi uzmanlığı ile ilgili fikir beyan etmelidir.

Kendi işinin ve uzmanlığının dışında yapılan yorumlara bir örnek de 13 Şubat 2014 tarihinde “Canan Efendigil Karatay” facebook sayfasında görülmüştür. Gıda Mühendisliği mesleğini “saçmalık” olarak niteleyen bu yorum, Canan Karatay’ın ifadesi olarak yayınlanmıştır. Gelen tepkiler sonucunda ilgili facebook sayfası “Doğru olup olmadığını araştırmadan bazı kullanıcı yorumlarını Canan Karatay’dan alıntı yapılmış gibi paylaştığımız için başta Canan Karatay olmak üzere bütün takipçilerimizden özür diliyoruz” şeklinde bir açıklama yapmış olmakla beraber, bu özrün muhatabı Canan Karatay değil, gıda mühendisleridir.

Bizler meslek odası ve gıda mühendisliği öğretimi yapan kurumlar olarak, öğrencilerimizin, üyelerimizin, meslektaşlarımızın ve yıllarımızı verdiğimiz mesleğimizin, yetkin olmayan kişilerin haddini aşan yorumlarıyla sorgulanmasını reddediyoruz. Tartışmayı yaratan sitenin ismini kullandığı Prof.Dr.Canan Efendigil Karatay’ın, şahsen, konu ile ilgili fikrini merak ediyor ve aydınlatıcı bir açıklamayı kamuoyuna borçlu olduğuna inanıyoruz.

Gıda Mühendisliği mesleğinin yaşam konforunun arttırılmasında, sağlıklı beslenmenin yaygınlaşmasında ve güvenilir gıda tüketiminin sağlanmasında olumlu katkıları mutlaktır. Bütün meslektaşlarımızın mesleklerini bu bilinçle yerine getirmesi, meslek öğretimi yapan kurumlar ile meslek odasının amaçlarının en önemlisidir ve bu konudaki gerekli sorumlulukları bu kurumlar almaya devam edecektir.”

 

 

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°