GÖKAYAZ:HUKUK DÜZENİNDE AKIL TUTULMASI YAŞANIYOR
Manşet Haber 29.07.2021 17:32:02 0

GÖKAYAZ:HUKUK DÜZENİNDE AKIL TUTULMASI YAŞANIYOR

GÖKAYAZ:HUKUK DÜZENİNDE AKIL TUTULMASI YAŞANIYOR

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkan Yardımcısı Tuncer Bakırhan, HDP Meclis Grup Başkan Vekili Meral Danış Beştaş, HDP Adana Milletvekilleri Tülay Hatimoğulları, Kemal Peköz, HDP Mersin Milletvekili Fatma Kurtulan ve Adana HDP İl Eş Başkanı Gülseren Turan, Baro Başkanı Av.Semih Gökayaz’a “hayırlı olsun” ziyaretinde bulundu.
Baro Başkanı Av.Semih Gökayaz, nazik ziyaretlerinden ötürü konuklarına teşekkür etti. Sohbet ortamında geçen görüşmede Adana Barosu’nun çalışmaları, hukukta yaşanan sıkıntılar ve çözüm önerileri konusunda fikir alışverişinde bulunuldu.
Baro Başkanı Av. Semih Gökayaz, baroların, çoklu baro projesiyle bölünerek itibarsızlaştırmaya ve güçsüzleştirilmeye çalışıldığını, pandeminin arkasına saklanılarak baroların genel kurullarını yapmalarının engellendiğini, yaşanan bu sıkıntılı süreçte ve 2020 Haziran ayında baroların Ankara’ya yürüyüşü sırasında kendilerine verilen desteklerden ötürü konuklarına teşekkürlerini ifade etti.
Av. Gökayaz, “Ülkede adalete kimsenin inancının kalmadığı bir dönemden geçiyoruz. Doğal yargıç ilkesinin kalmadığı, kararları beğenilmeyen mahkeme heyetlerinin dağıtıldığı, tutuklamaların infaza dönüştüğü, milletvekilliği dokunulmazlığının tanınmadığı bir süreç yaşıyoruz. Hukuk düzeninde akıl tutulması yaşanmaktadır. Hukukun egemen olduğu bir sistemi kurmak için çalışmalarımıza devam edeceğiz.” dedi.
HDP Grup Başkan Vekili Meral Danış Beştaş da yeni görevlerinde Adana Baro Başkanı Av.Semih Gökayaz ve yönetim kurulu üyelerine başarılar diledi. Meral Danış Beştaş, “Ülkede demokrasi olmayınca bundan herkes nasibini alır. Özellikle son yıllarda ülkedeki STK’lar ve basın susturulunca haksızlıklara, hukuksuzluklara, kadına yönelik şiddete ve çevre hakkına karşı en çok tepki koyan, demokrasiye sahip çıkan ve bu yönde sesini yükselten barolar da çoklu baro yasası ile nasibini aldı. Ama geleneklerine ve barolarına sahip çıkan avukatlar buna geçit vermedi ve çoklu baro yasası ile amaçlanan sonuç gerçekleşmedi. Önümüzdeki süreçte de Adana Barosu’nun ve baroların ülkede adalete ve demokrasiye sahip çıkmak için çaba sarf edeceğine olan inancım tamdır” şeklinde konuştu.

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°